Monday, September 24, 2012

RÜYALAR ÜZERİNE ARAŞTIRMA

Rüya görmek hayattaki en gizemli tecrübelerden biridir. Roma Dönemi’nde bazı rüyalar Roma Senatosu tarafından analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Rüyaların tanrılardan gelen mesajlar olduğuna inanılmıştır. Rüya yorumcuları askeri liderler ile savaşa bile gitmişlerdir. Ayrıca çoğu sanatçının, yaratıcı fikirlerini rüyalarından edindiği bilinmektedir. Peki rüyalar hakkında ne biliyoruz? İşte en ilginç 13 gerçek…







 

1. Gördüğünüz Rüyların yüzde 90′ını Unutursunuz...
Uyandıktan sonraki 5 dakika içerisinde rüyalarınızın yarısını unutursunuz. 10 dakika sonra ise yüzde 90′ı hafızanızdan silinmiş olur..

2. Körler de Rüya Görür
Doğduktan sonra kör olmuş olan insanlar rüyalarında görüntüler görürler. Kör olarak doğan kişilerse rüyalarında görüntü görmezler, ancak duyma, koklama, dokunma ve hissetme üzerine rüya görürler.

3. Herkes Rüya Görür
Ciddi bir psikolojik rahatsızlığı bulunmayan her insan rüya görür. Rüya görmediğinizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz çünkü yalnızca rüyalarınızı hatırlamıyorsunuz.

4. Rüyalarımızda Yalnızca Bildiğimiz Yüzler Görürüz
Beynimiz yeni yüzler yaratamaz. Rüyalarımızda daha önceden gördüğümüz gerçek insanların gerçek yüzlerini görürüz ancak bunu onları hatırlamayabiliriz. Hepimiz yaşamımız boyunca binlerce yüz görmüşüzdür, yani beynimizin kullanabileceği sonsuz seçenek vardır.

5. Renkli Rüya Görmez
Görme yeteneğine sahip insanların yüzde 12’sinin rüyaları siyah-beyazdır. Geri kalanlar ise renkli rüyalar görürler. 1915-1950 arasında yapılan çalışmalar rüyaların çoğunun siyah-beyaz olduğunu ancak bu oranın 1960′lardan sonra değişmeye başladığını gösteriyor. Günümüzde 25 yaşının altındaki kişilerin yalnızca yüzde 4.4′ü siyah-beyaz rüya görüyor. Son yapılan araştırmalar bu değişimin nedeninin televizyonun siyah-beyazdan renkliye geçmesi ile bağlantılı olabileceğini gösteriyor.

6. Rüyalar Sembolik Anlam Taşımaktadır
Eğer rüyanız özellikle bir konu ile ilgili ise rüya sembolik anlam taşıyor demektir. Bu analiz edilerek ortaya çıkarılabilir.

7. Duygular
Rüyalarda en çok deneyimlenen duygu endişedir. Negatif duygular, pozitif olanlardan çok daha fazladır.

8. Tekrar Eden Rüyalar
Çoğu rüya yalnızca bir kez görülse de, çoğu insan aynı rüyayı birden fazla kez gördüğünü söylemektedir. Kadınların yüzde 70′inin ve erkeklerin yüzde 65′inin aynı rüyayı çok kez gördüğü kaydedilmiştir.

9. Hayvanlar da Rüya Görür
Değişik hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar insanlar gibi onların da uyku sırasında beyin dalgaları olduğu görülmüştür. Bir köpeği uyurken izleyin. Rüyada birşey kovalıyormuşçasına değişik sesler mırıldanır ve patileri hareket eder.

10. Vücut Felci
REM uykusu sırasında beyindeki bir mekanizma vücudun tamamen hareketsiz olmasını sağlar, böylece rüyada fiziksel bir hareketin gerçekleşmesi önlenir. Ancak bu mekanizmanın normal uyku süresinden önce/sonra ya da bu süre boyunca tetiklenmesi muhtemeldir.

11. Rüya ve Gerçeğin Birleşmesi
Uyuduğumuz sırada beynimiz gerçek hayattan gelen sesleri alır ve onları rüyamızın bir parçası haline getirir. Yani bazen dışarıdan gelen sesi uykuda yorumlayabiliriz. Örneğin kardeşiniz siz uyurken başınızda gitar çalıyorsa, rüyada konserde olduğunuzu görebilirsiniz.

12. Erkekler ve Kadınlar Farklı Şekilde Rüya Görürler
Erkekler, kendi cinsleri ile ilgili rüya görmeye daha çok meyillidir. Erkeklerin rüyalarındaki karakterlerin yüzde 70′i başka erkeklerdir. Diğer bir taraftan kadınların rüyalarındaki kişilerin yarısı erkek, yarısı kadındır. Tüm bunların yanısıra erkekler rüyalarında genelde kadınlardan daha agresif duydular yaşarlar.

13. Rüyaların Geleceği Gösterme Özelliği Vardır
Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre çok sayıda insanın yüzde 18 ila yüzde 38′i en az bir geleceğe dair rüya görmüştür. yüzde 70 ise deja vu deneyimlediğini söylemiştir. Rüyların geleceğin habercisi olduğuna inanan insanların sayısı ise yüzde 63 ila yüzde 98 oranla çok daha fazladır
 
Uyurken gördüğümüz düşler hakkında çok şey yazılır, çizilir. Bunların çoğu da genellikle bilimsel verilere dayanmaz.

Herkes renkli rüyalar görmez
Gözleri gören insanların yüzde 12'si rüyalarını siyah-beyaz görür, geri kalanlarsa renkli. 1915 ile 1950 yılları arasında yapılan araştırmalara göre rüyaların büyük çoğunluğu siyah-beyaz görülüyordu. Ancak sonuçlar 1960'lı yıllardan itibaren değişmeye başladı. Günümüzde 25 yaşın altındaki insanların sadece yüzde 4.4'ü rüyalarını siyah beyaz görüyor. Son araştırmalar bu değişikliğin nedenini siyah-beyaz film ve televizyondan renkli görüntüye geçmemize bağlıyor.

Rüyalar simgeseldir
Belirli bir nesne veya olay içeren rüya, genellikle doğrudan o nesne veya olayla ilgili değildir. Rüyalar simgesel bir dille konuşur. Rüyalarınız hangi imgeyi görürse büyük ihtimalle o imgeyi temsil etmiyordur.

Duygular
Rüyalarda en çok hissedilen duygu endişedir. Negatif duygular pozitif duygulardan daha sık görülür.

Her gece dört ila yedi rüya görürüz
Ortalama olarak her gece bir iki saat arası süreyle rüya görürüz.

 

Hayvanlar da rüya görür
Bir çok hayvan üzerinde yapılan araştırmalar, hayvanların da insanlar gibi uykularında rüya gördüklerini ortaya koymuştur. Bir köpeği uyurken izlerseniz, birini takip eder gibi ayaklarını veya patilerini oynattığını görebilirsiniz.

REM (Derin uyku fazı)
Hızlı Göz Hareketi (REM) uykunun standart bir evresidir ve bu evrede gözler hızlı hareket eder. REM uykusu ergen insanlarda tüm uykunun yüzde 20-25'ini kapsar, bu da bir gecelik uykunun 90-120 dakikasına eşittir. REM uykusu sırasında rüyada hareket edilse de vücut hareket edemez, yani vücut geçici 'uyku felci' haline geçer.

Rüyanın gerçek hayatla birleşmesi
Zihnimiz, bedenimizin o sırada gerçekten duyduğu ya da hissettiği şeyleri rüyalarımızla birleştirebilir. Örneğin rüyamızda kendimizi bir konserde müzik dinlerken görüyoruzdur, ancak o sırada radyoda bir müzik çalıyor olabilir.

Erkek ve kadınlar farklı rüyalar görür
Erkekler, erkekler hakkında daha fazla rüya görür. Bir erkeğin rüyalarında gördüğü karakterlerin yüzde 70'i erkektir. Kadında bu oranlar eşittir. Öte ayndan erkekler kadınlara nazaran rüyalarında daha agresif duygular hisseder.

Geleceği gösteren rüyalar
Yapılan araştırmalar insanların yüzde 18 ila yüzde 38'nin rüyalarında 'geleceğe ilişkin' verilr taşıyan imgeler gördüğünü, yüzde 70'ininse 'déjà vu' yaşadığını gösteriyor. Rüyalarda geleceğin görülebileceğine inanan insanların oranıysa araştırmaya bağlı olarak yüzde 63 ile yüzde 98 arasında değişiyor.

Horluyorsanız rüya göremezsiniz
Bilimsel olarak kanıtlanamasa da, yapılan araştırmalarda horlayan insanların daha az sayıda, daha kısa ve genellikle unutulan rüyalar gördüğü sonucuna varmış.

 
Rüyanızda orgazm olabilirsiniz
Rüyanızda cinsel ilişkiye girebilir, ayrıca gerçeği kadar güçlü bir orgazm yaşayabilirsiniz. Hatta gerçeğinden bile daha şiddetli olabilecek bu orgazm esnasında boşalma bile gerçekleşmeyebilir.
 
Takıntılarından ve yarattığı sorunlardan kurtulmak için... Rüya analiziyle terapi; Daha mutlu, başarılı ve güçlük olmak istiyorsanız, insanlarla daha iyi iletişim kurmaya çalışıyorsanız, öncelikle bilinçaltındaki takıntılarınızdan kurtulmalısınız. Bunun yolu da, rüyalarınız aracılığıyla alt beyninizin farkına varmanızdan geçiyor. Rüya analiziyle bunu gerçekleştirmeniz mümkün...

Rüya analiziyle terapi
Daha mutlu, başarılı ve güçlük olmak istiyorsanız, insanlarla daha iyi iletişim kurmaya çalışıyorsanız, öncelikle bilinçaltındaki takıntılarınızdan kurtulmalısınız. Bunun yolu da, rüyalarınız aracılığıyla alt beyninizin farkına varmanızdan geçiyor. Rüya analiziyle bunu gerçekleştirmeniz mümkün...

RÜYA: "Yoldayım. Yanımda küçük kızım ile onun yanında bir çocuk daha var. Kız mı oğlan mı bilmiyorum. S. (komşum) ile karşılıklı konuşuyoruz. Onun yüzünde birden kendi yüzümü görüyorum. Zaman zaman S. oluyor, zaman zaman ben oluyorum. Saçlarım omuzlarımda (daha kısadır). Fön çekmişim ve çok güzelim. Yüzüm pırıl pırıl, aydınlık."

ANALİZ: Komşusunun dişi güce ulaştığını (vajinal orgazmı bildiğini) kabul ederek onu kıskanıyor ve kendisini onun yerine geçiriyor. Vajinal orgazmı öğrenip, dişi güce ulaştığında pırıl pırıl ve aydınlık olacağına alt beyin sistemi de ikna olmuş. Tipik bir iyileşme rüyası...

Okuduğunuz paragraf, kitaplardan edindiğimiz tipik bir rüya tabiri değil, uzmanlık alanı uyku "psikofizyolojisi" olan Psikiyatrist Doç. Dr. Nusret Kaya'nın kaleme aldığı "İyileşme Kitabı"nda yer alan bir rüya analizi. O "alt beyin" ile "üst beyin" arasında oluşan ve rüyalara yansıyan "takıntılarımızı" rüya analizleriyle ortadan kaldırarak bilincimizi yeniden kaynağına doğru açmayı hedefliyor. Ancak, altını önemle çizmekte yarar görüyoruz: Rüya analizini, rüya tabiri veya yorumuyla karıştırmamanız gerekiyor. Batı'da pek çok psikiyatristin uyguladığı "Rüya Analizi", başlı başına bir bilim dalı. Peki, rüyalarımız hem ruhsal sağlığımız hem de insanlar arası iletişimde neden bu denli önem taşıyor?

Rüyalar mesaj gönderiyor...
Rüyalar, alt beyin ve şuuraltı sistemlerinin özel bir evrensel sembol diliyle üst beyne verdiği mesajları içeriyor. Şuuraltı ve alt beyin sistemleri rüyayı görüyor, üst beyin sistemi hatırlıyor ve yazıyor. Böylece en azından alt ve üst beyin arasında bir temas kuruluyor. Bu mesajları şu şekilde özetleyebiliriz: Üst beyne yani, farkında olduğumuz üstteki kişiliğe "Senin beyninin derinliklerinde şu şu takıntılar var. Bunları halledemezsen, o muhteşem alt beyinsel enerjini sağlıklı olarak kullanamazsın" diyor rüyalarımız. Dolayısıyla rüyalarınız çözümlenerek daha huzurlu, daha enerjik olmanız sağlanıyor. Rüya görmediğinizi düşünüyorsanız, kesinlikle yanılıyorsunuz. Çünkü, her insan her gece rüya görüyor. Rüyalarınızı hatırlamaya özen gösterirseniz, mutlaka hatırlarsınız.


Üst beyin önemli, ancak...
Doç. Dr. Nusret Kaya, beyni, "sağ ve sol" yerine, "üst ve alt beyin" olarak tanımlıyor. Bir de bu ikisinin arasında Nusret Kaya'nın ilkel libido seviyesi olarak tanımladığı bir tabaka mevcut. Üst beyin, bir milimetre kalınlığında, girintili-çıkıntılı, kabuk görünümlü, gri hücrelerden oluşan bir yapı. Tıptaki adı da "korteks" Beynin her iki yarım küresini de kaplayan, bir buçuk metrekarelik bir zar. Bu bölümün maksimum kapasitesi yüzde 28. İşte biz bu korteksle, yani üst beynimizle okuyoruz, yazıyoruz, düşünüyoruz, çalışıyoruz, konuşuyoruz, para kazanıyoruz... Dolayısıyla, genelde baktığımız zaman, bir üst beyin dünyası mevcut. Hepimiz konuşuyor, ancak hiçbirimiz kolay kolay birbirimizi anlamıyoruz. Neden mi? Çünkü, üst beyin genelde zeka, para ve şekille ilgili ve biz tüm beynimizi üst beynimiz sanıyoruz. Oysa, mutlaka alt beynimizin farkına varmamız, ona ulaşmamızı engelleyen takıntılarımızın neler olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ancak şuuraltı denen, Nusret Kaya'nın ise "ilkel libido" olarak adlandırdığı takıntılar yüzünden, alt beynimizle bağlantısız yaşıyoruz. Alt beynin daha huzurlu, başarılı, enerjik olmamız ve insanlarla daha iyi iletişim kurmamız açsısından neden önemli olduğuna gelince...

Alt beyne ulaşmak şart!
Nusret Kaya, beynimizi bir buzula, bir Aysberg'e benzetiyor. Buzulun üstünü hepimiz biliyor, görüyoruz. Ama, ondan çok daha büyük ve derin olan, altını görmediğimiz için, daha kapsamlı, daha büyük ve daha derin olduğuna hiçbirimiz inanmıyoruz. İşte, Nusret Kaya'ya göre önemli olan buzulun altını incelemek ve çözümlemeye çalışmak. Kaya, "Biz, tüm beynimizi, korteksin oluşturduğu kadar zannediyoruz. Bence en büyük yanılgımız bu. Korteks dediğimiz, sadece buzulun üstü" diyor. Alt beyin, beynin beyaz hücrelerden oluşan yüzde 72'lik bir bölümü kaplıyor. Üst beynin aksine, duygularımız başta olmak üzere, sezgisel iletişim ve güçlerimiz ise alt beynimizle bağlantılı. Yani, alt beyin, tüm duygularımızın ve içgüdülerimizin kaynağını oluşturuyor. Alt beynin işlevleri bununla da sınırlı değil. Ayrıca, RNA yoluyla atalarımızdan gelen bilgi şifrelerini depoluyor. Bir diğer görevi de; iç organlarımızı çalıştırmak. Otonom sinir sistemi dediğimiz kalbimizin çarpması, bağırsaklarımızın çalışması, tansiyonumuz tüm bunları düzenliyor. Dolayısıyla, alt beyin çok daha kapsamlı, çok daha güçlü özellikler taşıyor.

Takıntılardan kurtulmalı ama nasıl?
Nusret Kaya'ya göre insanların büyük çoğunluğu neredeyse yüzde 99'u alt beyni kullanmıyor. Çünkü, üst beyin ve alt beynin ortasında şuuraltı var. Burada seksüel içerikli takıntılarımız yer alıyor. Bu takıntılardan kurtulamazsak, ömür boyunca alt ve üst beyin bağlantısı kurulamıyor, alt beyindeki koca bir hazine kaybedilebiliyor. Burada esas olan üst beyni devre dışı bırakıp, alt beyne olumlu telkinler yapmak. Bu konuda Batı'da psikoanaliz yoluyla, rüya analizi ve serbest çağrışım metoduyla üst beyin devre dışı bırakılarak alt beyne inmeye çalışılıyor. İşte, rüya analizleriyle bu takıntılardan kurtularak beynin iki bölümünün bağlantısı sağlanıyor. Böylece üst beyinler daha güçlü oluyor. Bu da mutluluk, başarı, yaratıcılık, güç ve barış anlamına geliyor.


Sinan DURMAZ
St.Clements Üniversitesi
Psikoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi

Saturday, September 22, 2012

EŞEKLİ KÜTÜPHANECİ MUSTAFA AMCA





Yıl 1943. Genç Mustafa'nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi'ne çıkar.  Devlet memurluğu o dönemde süper bir şey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler; bir gün olur, beş gün olur, gelen giden yok. Etraftakilerle konuşur, herkese anlatır:

"Bakın kütüphane bomboş duruyor, gelin kitap okuyun." Gelen giden olmaz.  Amirlerine durumu bildirir.

- Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyon mu, almıyon mu ?
- Alıyorum.
- Eee, o zaman ne karıştırıyon ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak ? Başına daha fazla bela alacan, o kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten.
23 yaşındaki genç memur "Ne yapayım, ne yapayım?" diye düşünür durur. 
Sonunda aklına bir fikir gelir, eşine söyler. 
Eşi önce "Deli misin bey?" der, ama kocasının bir şeyler üretme, 
işe yarama çabasını yakından görünce fikri kabullenir.

O dönem devletteki amirlerinin çıkardığı tüm engellerin tek tek, binbir güçlükle üstesinden gelir. 
Çünkü o zaman da şimdiki gibi, "Aman bir şey yapmayalım da başımıza bir iş gelmesin. 
Çalışsan da aynı maaş, çalışmasan da" zihniyeti aynen var.

O bıyıklı, kravatlı, asık yüzlü, sigara kokan, arkalarındaki Atatürk resminden utanmayan, 
ama ülkesine gram faydası olmayan bürokratları zorlukla ikna eder ve bir eşek alır. 
İki tane de sandık yaptırır. İki sandığa, kalınlığına göre 180-200 kitap sığar. 
Sandıkların üstüne "Kitap İade Sandığı" yazar. Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar. 
Kütüphaneye de bir yazı asar:

"Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açıyoruz."
 
Köydeki çocuklar şaşırır. 
Eşeğe bir sürü kitap yüklemiş bir amca, o gariban çocukların küçücük ellerine kitapları verir. Düşünün, Noel Baba gibi. Noel Baba yalan, Mustafa Amca ise gerçek. Geyikler yerine eşeği var.

Eşek de daha gerçek, Mustafa Amca da.

"Çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra aynı gün gelip alacağım.  Aman yıpratmayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak" der.

Mustafa artık Ürgüp'teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diğer günler eşeği Yüksel'le köy köy gezmektedir. 
Köylerdeki çocuklar Eşekli Kütüphaneciyi her seferinde alkışlarla karşılarlar.  Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitapları beklerler. Mustafa Amca'nın ünü etrafa yayılır.  Diğer devlet memurları makam odalarında sıcak sıcak oturup iş yapmazken, Mustafa'nın eşeği Yüksel yediği otu hepsinden fazla hak etmektedir.

Zamanla insanlar kütüphaneye de gelmeye başlar.  Mustafa bakar ki kütüphaneye kadınlar hiç gelmiyor. Zenith ve Singer'e mektup yazar:

'Bana dikiş makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girişine kocaman yazayım' der.  Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikiş makinesi yollar (ilk sponsorluk faaliyeti). Salı günlerini kadınlar günü yapar. Kumaşı alan kadın kütüphaneye koşar. On makine yetmediği için sıra oluşur.

Sırada bekleyen kadınların eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye. 
Okuma-yazma oranının düşüklüğünü görünce halkevlerine okuma yazma kursları vermeye gider. 

Halıcılık kursları başlatır, bölgede halıcılığı canlandırır.

Bu arada valilik Mustafa hakkında dava açar, "kendi görev tanımı dışında davranıyor" diye.
50 yaşına gelen Mustafa Amca baskıyla emekli edilir.

Mustafa Amca köylüler arasında efsane olur, yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma aşkı yerleşir. 
2005 yılında Mustafa Amca vefat eder. Tüm Kapadokya çok üzülür, aralarında toplanırlar. Ürgüp'e Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykelini dikerler.

Girişimcilik ne biliyor musun?
 
Bulunduğun yere yenilik katmalısın. Mutlaka adım atmalısın.  Yaptığın iş olduğu yerde durup duruyorsa, sende bir uyuzluk vardır arkadaş. İnsan var, dokunduğu yere değer katar; insan var, dokunduğu yere değer kaybettirir.

Bakın Nevşehir'den ve bu ülkeden nice müdür, amir, vali, bürokrat, milletvekili, politikacı geçti; binlercesinin adını kimse hatırlamaz ama Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykeli var.

 

Wikipedia’da Mustafa Amca                                              
 Kaynak:canım grubum

Friday, September 21, 2012

Dinsiz -İmansız mı oldum?

Bu sabah herzamanki gibi bir estim pir estim ..
Yine ölümler,istatistikler,tecavüzler,dayaklar gördüm ..
Başladım yazmaya ...estim ,gürledim ,kustum ..böğürerek kustum ..Bence yönetimler birbirinden farklı değildir ,Şunu biliyorum ki bir millet kendini yönetenleri eleştirme hakkına ve öneride bulunma hakkına sahiptir ..Her yönetim gökten melek olarak inselerde birilerini kesin memnun etmeyecektir ..Mükemmel yönetim yoktur ..
Bunun ideoloji ile,inançla ,partiyle  de alakası yoktur ..aklın yolu milleti yüceltmek ,ülkeyi ileri taşımak için bir olmalıdır..
İmam hatip meselesi : Bu binalar ve oluşumlar için harcanan paralar Türk milletinin vergilerinin biriktiği hazineden kullanılıyor ..İmam hatip açığımız mı var ??bilemem ülkede kaç tane var ondan da haberim yok ..Açığı tamamlayın ama sonra AMA SONRA !!! Bu milletin paraları ile

 halihazırda kanayan yaralarına derman olacak sistemi oturtun artık ..Bizler öldürülen ,tecavüz edilen ,dövülen ,genelevlere satılan kadınlar için korunma,sığınma evleri istiyoruz her ilçede 2-3 tane en az..
Geçen aralıktan temmuz ortasına kadar en az 30 kadın (18 i İzmir 'de) bıçaklanarak korunmadıkları için öldürüldüler ..BU canlar fabrikadan gelmiyor..Anası var ,babası var,evlatları var bu insanların ..Acilen kadın sığınma evleri ve korunma evlerinin yapılması gerekli ve şarttır..Panik butonu ile göz doldurmayın lütfen bıçak buton tanımaz..

 Çocuk sığınma ,Bakım ve Eğitim Evleri:Her yıl raporlanan..... bakınız rapor olarak sunulan çocuk tecavüzü iki bin civarında ..ben bunun on bin olduğunu düşünüyorum..  (adli olarak tespit edilemeyen çok fazla olay var )Yakın zamanda ensest kurbanlarının ailelerinin konuşmama hakkının suç sayılmaması ile ..bu olayların inanılmaz derece de artacağını ,önüne geçilemeyeceğini düşünüyorum..Çocuklara karşı yapılan;taciz,tecavüz,şiddet,cinayet olaylarının önlenmesi için özel bir birim kurulmalı ...korumaya alınmalılar...Psikolojisi etkilendi ,etkilenmedi hikayelerini de geçin artık ..
Bu işi yapan sapık kişilerin teşhir edilmeleri ,denetimli olarak sürekli ,göz altında tutulmaları ,bulundukları yerler de çevredeki komşuları bilgilendirme zorunluluğu konulmalıdır..Bizzat kendisi ;suçunu ,cezasın ,ev adresini mahallesinde duvarlara poster olarak asmakla yükümlü tutulmalıdır ki !!! insanlar çoluğunu çocuğunu koruyabilsin ..
.
Hayvanlara bakım alanları :Kadın ve çocuğa(özellikle küçük erkek çocuklar)yapılan şiddet,cinsel saldırı ve cinayet yine masum hayvanlar üzerinde de geçerli ..Ülkedeki bu sapık ve sapkın gidişatın durdurulması gerekiyor ..Kanlı yasa ile masumları yok ederek bu sapkınlığın durdurulacağını sanan yetkililer ..Büyük hata yapıyorlar..Hayvanların üzerinde bunları yapanlar ..hedefleri kalmayınca bu sefer kadın ve çocuğa dönecektir...Yani sorun hayvanların varlığı değil bunları yapan kişilerin varlığı ..Bu sebeple Hayvan Bakım Alanları ve Bakım Evleri Yapılmak Zorunludur ,ŞARTTIR..

Yaşlıların korunması ,kameralarla denetimli odalar da tutulması gerekiyor ..Gün geçmiyor ki ailesinin sokağa attığı ,dövdüğü ,öldürdüğü bir mazlum yaşlının haberi eksik olmasın ..Acilen onlar için de bakılabilecekleri konforlu ,ücretsiz korunma evleri olmalıdır..
Evet beyler ,hanımlar önce bunları yapalım ..Önce kanayan yaralarımızı tedavi edelim ..Devlet bütçesi halkın kazancının vergisidir ..Ve diyorum ki o bütçeyi şu anda elzem ve acil olmayan durumlar için daha fazla harcamayın ..önce kıçımızdaki sorunları halledelim ..ben bunu söylediğim için beni dinsizlikle ,ak parti karşıtı olmakla,Allah'sızlıkla suçlayan oldu ..hay ben sizin aklınıza çam fidanı dikeyim ..Eğer ülkendeki mazlumu,namusunu,çoluğunu,çocuğunu,kadını,hayvanı koruyalım deyip kıçını yırtıyorsan ve bunu yapınca imansız oluyorsan ..Kanka imansızın önde gideniyim ÖNDEEEEEE

Selma Ann Desmond Proje ve Sabancı Vakfı'ndan Cevap


İsterdimki burada Sabancı Vakfı Kadınlar için düşündüğümüz bu projeyi desteklesin al bakalım 100 bin tl yi ..yap şu işi desin ..Ne varki olmadı son derece üzgünüm ,gözyaşları içindeyim ...Ama  vazgeçmiyorum bu çalışmayı mutlaka mutlaka yapmak zorundayız...İnsanlar kanser oldu diye rafa kaldırılamaz ,kenara itilemez ..en azından yaşama şansını psikolojik olarak desteklemek ,arttırmak şart...
vazgeçmiyorum kardeşim ...Bu başlangıç...


Sayın Karababa,

Kişisel e-mailinizden 16 Eylül 2012 tarihinde gönderdiğiniz “Selma Ann Desmond Kanser Hastaları Terapi ve Sanat Merkezi” projenize destek
talebiniz Vakfımız tarafından değerlendirilmiştir.
 
Vakfımızın katkıları yıllık plan ve programlar doğrultusunda toplumun hizmetine kazandırılmış olan kalıcı eserlerimizin ihtiyaçlarına, kültür ve sanat etkinliklerine, burslara, ödüllere ve program alanlarımızda yürütülen faaliyetlere kanalize edilmektedir.
 
Program faaliyetleri kapsamında ‘Kadınlar’, ‘Engelliler’ ve ‘Gençler’ olarak belirlenen stratejik alanlarımızda geliştirilen projelere hibe programlarımız aracılığıyla destek verilmektedir. Bu bağlamda, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında Toplumsal Gelişme Hibe Programı kapsamında destek verilen projeler,  detaylı bir inceleme ve eleme sürecinin ardından belirlenmiştir.

Projeniz kadın alanında çok değerli bir çalışma olmakla birlikte, hibe programlarımız dışında gelen talebinize olumlu yanıt veremediğimizi üzülerek bildirmek isteriz. Yeni hibe programları açıldığında web sitemizde (www.sabancivakfi.org)  duyurusu yer alacaktır. Web sitemizi periyodik olarak ziyaret ederek başvurular ile ilgili duyuruları takip edebilirsiniz. 
 
Topluma katkıda bulunmak üzere yürüttüğünüz çalışmalardan dolayı sizi kutlar, başarılı çalışmalarınızın devamını dileriz.
Saygılarımızla.

Öykü Uluçay
Programlar Sorumlusu

T: +90 (212) 385 91 51
F: +90 (212) 385 88 11
M: oyku@sabancivakfi.org




Thursday, September 20, 2012

SEDA SAYAN KOCAMAN BİR YÜREK

Sanatçıların sosyal sorumluluk projelerinde yer almaları çok ama çok önemli ..Acı bir durumun marka yüzü oluyorsunuz ki ..bu olaya dikkat çekilmesini kolaylaştırıyor..Aynı şekilde halkın size bakış açısı değişiyor .Salt bir sanatçıdan öte ,çok daha farklı bir yere konuluyorsunuz ..Güveni arttırıyor ve insanlar biliyorki ''ah  ederse'' siz onunda yanında olacaksınız ..Bu güveni elde etmek gerçekten zor ..Dünya da önde giden temsilci Angelina Jolie...Türkiye de sosyal yardım projelerine ön ayak olan sanatçı nerdeyse yok ..

Kendileri yaptıklarını söylüyor olsa bile ön planda rol alıp bu işler için Angelina Jolie gibi şahsen uğraşan belki 1-2 tane var..İsterdim ki Türkiye de salt kazanç ve şöhret amaçlı değil bu gücünü kullanan sanatçılar çok ama çok olsun ..Gizli yapılan yardımlar bence kişisel birşey..Ancak büyük problemlerin çözümlerinde bunlar konuşulmalı,saklanmamalı,bizzat siyasilerle temasa geçilmeli, basına haber olarak sunulmalı ki başkalarına örnek olsun ..
 Türkiye de yıllardır Seda Sayan (kişisel yardımlarından haberim olmasa bile ) pek çok insanın derdine derman oldu.İzlediğim programlarında şahit oldum;zaman zaman bizzat belediye başkanlarını,hastane sahiplerini aradı ,yardım etti,yardım edilmesini sağladı..okullara bağışlarda bulundu ..İsminin getirdiği etkiyi mazlumlar için kullandı ..Bakın yıllardır diyorum .Nerden baksanız en az 15 yıldır  bu yardımları öyle böyle devam ettirdi..Kimse yapmıyorken yaptı ..hala pek çok kişi yapmazken yeni bir şey denemeye karar verdi...Seda'nın Dünyası web sitesinde kendi kıyafetlerini şehit aileleri yararına satışa çıkarıyor ..Bu muhteşem bir şey ...

Konsere çıktı-çıkmadı ,o sanatçı öyle dedi ,bu sahneye çıktı karmaşası arasın da sessiz Seda 'lı projesini ortaya çıkardı ..Boş işlerle konuşmalarla uğraşmaktansa bu dönemde nasıl faydam dokunabilir dedi ..Yine Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektup çok içten bir hareket..Bizim Angelina Jolie miz de Seda Sayan mı olacak diye düşünmeye başladım ...Bana kalırsa diğer sanatçılarda eski sahne kıyafetlerini www.sedanındünyası.com da satılması için Seda Sayan ve ekibine vermeliler ..bu bir projedir ve ne kadar çok destek olursa çığ gibi büyür ... Ben de kendi küçük dünyam da elimden ne geliyorsa yapmaya çalışıyorum .Kan bağışı yapıyorum,İlik donörü oluyorum,Akülü arab alsın diye belediye başkanıyla konuşuyorum,Hayvanlar için uğraşıyorum,hayvan bakım vergisi çıksın diye uğraşıyorum..kuzey kutbu için oy toplamaya çalışıyorum,çocuklara sürdürülebilir kaynakların önemini anlatıyorum ,canların kurtulması için karınca kararınca yardım topluyoruz ,yardım ediyorum..Kanlı yasaya hayır demek için yürüyüşe katılıcam ..Başbakana mektup yazıyorum,öğretim de yapılması gerekn değişiklik önerilerini yazıp yolluyorum ...şimdilik bu kadar :(
A. Jolie

..Dilerdim ki diğerlerinde olan güç bende de olsun ,bir sürü şey yapabileyim ..dünyayı yerinden oynatayım ama o güce sahip değilim ..henüz:) Ancak birileri de çıkıp önderlik edip büyük projeler yapıyorsa  Seda Sayan gibi ...bu her koldan ,yerden ,kişiden desteğini almalıdır ...


Umarım Seda Sayan diğer pek çok sanatçıya örnek olur ...önder olur..
Türkiye nin güvenilir ismi çünkü bu güveni haketti ..









Facebook:  http://facebook.com/SedaVip

Seda Sayan Twitter: 

http://www.sedanindunyasi.com/


Wednesday, September 19, 2012

ONCE UPON A TIME ADAKALE WAS IN THE TUNA RIVER

When I was looking for Ottoman time fairy tails I found out about Adakale. The history of A little island fascinated me and I couldn't s...