Sunday, October 21, 2012

PATRONU TANIMA



GEMİSİNİ YÜRÜTEN KAPTAN

 Yazar : Roger. A. GOLDE
Yayınevi : İlgi
Baskı : İstanbul / 1989 / 200 shf.

YÖNETİM
Başkaları yoluyla sonuç elde etme tekniği, en çok üstünüzden yakınırsınız üstünüzün kaderinizi hep elinde tutacağını sanırsınız. Az Mutluluğa karşı pek çok üzüntü ve sıkıntı verir.
Patrona hiç bir zaman mantıksız ve tutarsız olduğunu söyleme. patronlar köşeye sıkıştırılmaktan hoşlanmaz. Patronunuzun sizi tanıdığını sanırsınız. Ama hiç kullanmadığınız yetenekleri bilmez. Yeteneklerinizi ona fark ettirmiş olmanız gerekir. Peki kendi astlarınızı ne kadar biliyorsunuz Ör. sekreteriniz bir dosyayı kaç dakikada yazar. Günde ne kadarını telefon ne kadarını daktilo başında geçirir.
Asıl sorun çalışmalarınızı patronunuza haberdar etmemenizdir. Sizi ona tanıtacak en uygun kişi sizsinizdir
YARGI GÜCÜ
Patron sizi tanımıyordur onu ilgilendiren sadece sonuçlardır. Uzun vadeli planlar somut sonuçlar vermeyebilir. üstünüzün çalışmalarınız hakkında doğru bilgiye sahip olmasını istiyorsanız. Kendinizle ilgili bilgileri ona iletme sorumluluğu da size düşer. Bunda da ileri gitmemek gerek, olumlu işlerinizi başkasından duyması daha iyi olur.
ÖDÜL ALMAK VERMEKTEN DAHA KOLAY
Patron ödülden kaçınabilir Astlarından birini önemli bir toplantıya götürerek yada sık sık isminden söz ederek översem neden umduğu terfiyi yada maaş zammını alamadığını sorar.
Patron astın sorun getirmesini istemez. İşin hallini yeğler. patron astından yükü hafifletmeyi bekler sorun götürmek ise yükü çoğaltır.
EĞİTİM GELİŞTİRME
Birinin eğitim yeteneklerini geliştirmekte ayrı bir yeteneği gerektirir. fakat patrondan fazla bir şey bekleme. yetenekliyse eğitime çok ihtiyacı yok diye düşünür yok değil ise eğitimin vereceği çok bir şey olmadığını düşünür.
GÜÇ
Patronunda gücünün sınırları vardır. Bu onu öfkelendirir size yansıtır fakat şöyle düşün "hedef sen değilsin sadece orada bulunuyorsun". Demek yetkisi dışında güç yetiremeyeceği şeyler istemeyi ve kullanması gereken yetkiyi hatırlatman onu sinirlendirir.
KENDİNİZİ BİR AST OLARAK GÖRÜN
Yetki ve güç arasındaki farklılıklar başka taktiklere başvurdurur. Astlar bazen hoşlanmadığı bir konuda patrondan açıklama istemez. İşi anlamamışlığa vererek sıyrılmak için.
Değer yargılarınızı sık sık gözden geçirin (tahşidat ayaktaki nasır gibidir. Gayeyi hayal unutulunca...) yanlış veya eskimiş olabilir.
Yöneticilerin ortak ihtiyacı güce sahip olmak kontrolü elinde tuttuğunu hissetmek, yetkilerini kullaanabilmektir.
Hiçbir yönetici sürprizlerden hoşlanmaz. Birşeyi önceden tahmin edip etmeme, o şeyi etkileme yeteneğiyle de yetinebilirler.
Bir ast olarak yeni birşey deneyecekseniz patronunuzu önceden uyarmalısınız. Ne kadar bağımsız görünürseniz yöneticinizin, sizin üzerinizdeki otorite kontrol duygularını o kadar çok tehdit etmiş olursunuz. tipik bir patron astlarının kendilerine bağımlı olduklarını hissetmek ister. patronun hoşlandığı işlerde destek verin oda sizi rahat bırakacaktır.
Yönetici herkesten çok hayranlık özlemi içindedir.,bunu almak için bedelini ödemeyede hazır ve isteklidir. İşletmenin amaçları yanında kişisel amaçlarınız vardır. Unutmayınız ki patronunuz sizin kişisel amaçlarınızı düşünmez; prestij, güç, terfi vb. üstelik sizin gibi çok astı olduğundan her birinin kişisel amacına cevap veremez. O halde öz veri, mücadele ile kişisel amaçlarda kendinizi kullanın.
Vazifeyi tam yapmış olmanın olağanüstü bir yanı yoktur. Beklenenden öte sürpriz başarılarda genelde risklidir. Ancak genelde böyleleri taktir görür.
Patronunuz sizi eleştirileriyle üzdüyse hemen tepki göstermeyin. Büronuza çekilin.
Kendinizi beğendirmek için farklı olmaya çalışın. Mesela, genç bir adam büyük bir otomobil fabrikasında posta ve haberleşme bölümünde iş bulmuştu, bölümde çalışan herkesin spor giyindiğini farketti kendisi her zaman takım elbise giydi, bu durum dikkat çekti ve pek yakın bir zamanda daha bir üst mevkiye geldi.
Patronunuzu değiştiremezsiniz boşuna uğraşmayın. Patronunuz başka iş aradığınızı duyarsa şirkete bağımlılığınızda şüphe duyabilir. Aynı zamanda size yapılan iş ve önerileri yetenek ve değerinizin bir ölçüsü olarak kabul eder. Sizinde patronunuza karşı olan gücünüz işi bırakma olabilir. Aslında kimin için çalışırsanız çalışın kendiniz için çalıştığınızı unutmayın.
YETKİ VERME SORUNU
Astlar genellikle daha fazla yetki ister. Yöneticilerse astlara yetki verildiğinde sağlıklı biçimde kullanamamalarından yakınır
İnisiyatif seçebilme ve karar verebilme özgürlüğü öte yandan sağduyulu davranma anlamına gelir. Demek aynı sözcük bir yanda bağımsızlık ifade ederken diğer yandan güvenliğin sağlanması gereğini vurgular. Hem patron hem ast risksiz bir özgürlük arayışı içindedir. Astlar daha fazla inisiyatif ister ama her zaman kullanamaz. Güvenlik yönünden patronlar sık sık inisiyatif verirler ancak endişeyle takip etme ihtiyacı duyarlar.
Bir yöneticinin kesin ya da tatminkar bir sonuç alabilmek için astlarına çok geniş özgürlük vererek hedeflerine ulaşmayı amaçlamasıdır. Burada elde edilen sonuçların tümü sorumluluğu yöneticiye aittir. Bu kurala göre işler yolunda gittiği müddetçe patron asta karışmamalıdır.
Astlarıma işleri yürüten, ilmeleri için tam yetki vermek gerektiğini amaçları açık seçik koymak önemlidir. Bana kalırsa uyguladığımız amaçlara yönelik yönetim sisteminin tek somut sonucu içinde bulunduğumuz bürokrasiyi artırmak ve konuyu ana hedeften saptıran toplantıları başlatmak oldu.
UZMANLARLA ÇALIŞMAK
Uzmanın mesleki bilgisini doğrudan değerlendiremezsiniz. Mülakat yaptığınız öteki uzmanların görüşlerini de almalısınız. Ama mülakat sırasında dikkat edeceğiniz birkaç nokta vardır
Uzman ne istediğinizi araştırıyor mu Sorununuzu dile getirirken, ne dediğinizi hemen anladı mı?yoksa daha ayrıntılı bilgimi istiyor?Cevapların çoğunu biliyormuş gibi bir tavır takındı mı? Uzman, çalışma süresince durumun ayrıntılarını sizden yada öteki çalışanlardan öğrenecektir. Mülakat sırasında bile bu işi beceremiyorsa bunu iş esnasında nasıl yapacaktır.
Arayacağınız ikinci özellik uzmanın ne kadar açık seçik konuştuğudur. Uzman gerekli veriler için sizden yardım beklerken, düşüncelerinizi de size aktaracaktır Özellikle neden söz ettiğini size açıklayabilmelidir. Konuşma sırasında geçen bilmediğiniz teknik kelimeleri Ona mutlaka sormalısınız. Ama o dalda biraz bilginiz varsa uzmanı etkilemek yerine bu dalda bilgileri kendinize saklamanız daha iyi olur.
Uzmanın tecrübelerini öğrenirken yöneticilerin keşfedemedikleri bir yön daha vardır: uzman sınırlarını biliyor mu?Bu sınırlar nelerdir.? Hangi dallarda kendini daha yeteneksiz buluyor? Bunu uzmana açıkça sorabilirsiniz. İyi bir uzman olmak kendi sınırlarının da bilincinde olmayı da gerektirir. Son öneri uzmanla onun bürosunda görüşmenizdir. Çalıştığı çevreyi görerek bilgi edinirsiniz. Şansınız varsa konuşmanız sırasında telefon çalar sizde uzmanı hareket halinde görme fırsatı elde edersiniz.
Uzmanı değerlendirmede bir yol daha vardır ki oda onun diğer ilgi alanlarını sormanızdır, böylece konusu hakkında yorum yapamasanız dahi diğer işlerindeki tutumu size fikir verebilir.
UZMANLARIN YÖNETİLMESİ
Uzmanları gözlemde ölçüler
Size göre hızlımı yoksa yavaş mı çalışıyor? Sorunun önemini abartıyor mu yoksa küçültüyor mu? Organizasyonda çalışanlarla anlaşa biliyor mu? Teşhis etmekte hızlı, harekete geçmekte ağır mı? Ayrıntılarımı yoksa genel durumu geniş olarak görmekte mi daha başarılı?
Uzmanınızın çalışmalarını hızlandırma çabalarından vazgeçmelisiniz.
Uzmanınız size birşey öğretmiyorsa aradığınız kişi olmayabilir. EĞİTİM
Başarının sırrı basit bir cümleyle açıklanabilir ''eğitimi eğitimcilerin elinden alın. Gitgide hızlanan değişim ve yenilenme temposu nedeniyle ortaya çıkan değişikliklere ayak uydurabilmek için eğitim gerekli görülmektedir. Günümüzde eğitim departmanı bulunmayan pek az şirket kalmıştır.
Bir yönetici, seminere davet edilmesi terfi sırasının kendisine geldiğini gösteriyorsa buna istekle katılır. Ama genellikle iki görev arasında boş zamanı olduğu için son fırsat olarak seminere gönderildiğini bilir. Bir petrol şirketinin üst düzey deki yöneticilerinden biri, düşüncelerini şöyle dile getiriyor:''işleri berbat eden birini başımdan atmak için onu eğitim kurslarına gönderirim
Bir yönetici bir kaç günlük bir seminerden döndüğünde, genellikle şu yorumlarla karşılanır.:Herhalde kısa tatilin tadını iyice çıkarın. Haydi şimdi iş başına.. .gerçek dünyaya hoş geldin! Umarım eğitmenleri fazla ciddiye almamışsındır.
Kurslarda önerilen düzenli ve mantıklı reçeteleri gerçek sorulara uygulamak çok zordur. Yönetici bazen. kendi yöntemlerinden memnun olmadığı için önerilen bir dizi yöntemi heyecanla karşılayabilir. Fakat genellikle bu listeyi gerçek dışı bulur ve eğitim bölümünün hayal kurduğunu söyleyip homurdanır. Pek çok eğitmen, "Biz sadece olguları açıklayabiliriz, gerisi öğrenciye kalmıştır" diyerek teselli bulurlar. Yakın zamanda yapılan araştırmalar, iş üzerinde yapılan eğitimin en etkili eğitim yolu olduğunu ortaya koymuştur.
Bir yöneticinin kurstan, yeni düşünce biçimlerini benimsemiş, yeni çözüm yollarını öğrenmiş olarak döndüğünü düşünelim Ama çevresi bıraktığından beri pek değişmemiştir.
Kursiyer uyarlamada sorunlarla karşılaşır. Kimse neden söz ettiğini anlamaz çevreden destek bulamaz. Yepyeni tohumlar daha kök bile salmadan sökülüp atılır.
Uyarlama ve uygulama zaman gerektirir.. Yeni huy ve alışkanlıkların gelişmesi cesaret ve tecrübe kazanabilmek için bu zaman zorunludur.
Eğitime ne kadar önem verilirse verilsin kursiyerin öğrenme arzusu yoksa her şey boşa gider. Belki eğitimin sorunlarla olan bağını gösterebilecek yeni bir eğitim yolu bulunabilir. Bir eğitmen uzun bir süre yöneticilerle çalışabilirse gerekli uyarlamayıda nasıl yapacağını bulabilir. Yönetici, ancak eğitimin her aşamasına katılırsa istenen destek ve uygulama sağlanmış olur.
Yönetici nasıl yapacağını bilmediği ya da bu görevin kendisine ait olmadığına inandığı için, yönetici eğitim sorunundan söz etmekten kaçınabilir. Eğitimi eğitmenlerin elinden alıp yöneticiler tarafından verdirmek isabetli olan görüştür.
Yönetim biçimleri genelde sezgi, muhakeme, çabalama, olarak üçe ayrılır. İnsan etkeni ağır bastığında yönetim ve problemler karmaşıklaştığında çabalama etkili bir biçimdir. Çabalama keşfetme ve fikir üretme görevlerinde sık sık kullanılır. muhakeme ise iletişim sınama görevlerinde sık sık kullanılır. Bir sorunla mantık yoluyla başa çıkabilmek için, başlamadan önce onunla ilgili herşeyi bilme gereğidir. Bu ise son derece mantıksız bir koşuldur. durumun ne olduğunu aşağı yukarı öğrenirsek düşüncelerimizi geliştirmede muhakemenin yararı olabilir. Mantık belkide belli bir cesaretle hata yaptığımız tek yoldur. Hayata mantıkla muhakeme ile değil çabalama ile başlarız.
ÇABALAYARAK KARAR VERME
Kararsızlık, aynı zamanda bir konuya takılıp kalmak anlamınada gelir.
İşin içinden çıkamamak hiçte hoş bir konu değildir. Asıl zorluk sorunun ne olduğunu bilmemekten ileri gelmektedir. Kişisel alarak kendimizi soruna adamamızda işi karmaşık hale getirebilir. Sorunun halledilmesi halinde, kişisel olarak kazanç yada kaybımız söz konusuysa, araya birde kendi karmaşık kişiliğimiz girer.
Kısırdöngü bir sorunun üzerinde bir süre çalıştıktan sonra ortaya çıkar. Neyi amaçladığımızı az çok anladıktan, birçok bilgi topladıktan ve bir dizi seçeneği dikkatle inceledikten sonra kendimizi kısır döngünün içinde buluruz. Bu daireyi kırmaya yaratıcı yada yenilikçi çözüm denir. Çabalayarak karar verme bunun bilinçli ama mantıksız bir düşünme tarzı olduğunu söylemekle yetinelim. Yönetici krizin gelmekte olduğunu bilir ama kaçınılmaz hale gelinceye kadar hiç birşey yapmaz. Oyalama taktiklerini dener. Ancak sorunları görmezlikten gelmekle büyütmüş oluruz. Olumsuz bir karar vermek hiç karar vermemekten daha iyidir. Kaçış stratejisinin dışındaki seçenekleri düşünmeliyiz.
Takılıp kaldığımız bir konuyu zorla bir kılıfa uydururuz. Organizasyon içinde nüfuzlu ya da önemli bir kişi benimsediği içinde o kılıfı seçebiliriz.
Sorunları çözmenin standart tekniği şu aşamaları içerir, sorunları açıklamak, amaçları sıralamak, seçenekleri bulmak ve bu seçeneklerden birini benimsemek.
Öfkeli, bitkin çaresiz üzüntülü, şaşkın bezginmişsiniz. Bu gibi duygular enerjinizin çoğunu alıp götürür aklınızı daha çok karıştırır. Korktuğunuzu kabul etmeniz duygularınızı size açar, buda bir psikoterapi değilsede sizi sorundan uzaklaştırır. Meseleye hangi noktadan başlayacağınızı bilmiyorsanız en azından bildiklerinizi açıklayarak bir başlangıç noktası bulabilirsiniz. Hangi noktada takılmış olduğunuzu belirlemek size çok basit gibi görülebilir. sandıklarınızı açıkça söylemek size durumu değişik bir açıdan bakmaya zorlar.
Bazı araştırmalar beynin beş ile dokuz arası bilgi parçalarından fazlasını etkin biçimde değerlendirilmediğini ortaya koymuştur. Sorunu kafanızda taşımayın. Düşüncelerinizi kendi kendinize hatta bir teybede söyleyebilirsiniz. Tabii sorunu konuya yakınlığı olan bir başkasıyla tartışmak çok daha faydalıdır. Takıldığınız noktayı yazar böylece aklınızdan geçenleri elle tutulur hale getirebilirsiniz. İşin içinden sıyrılmaya kalkmak sorunu çözmez. Ne söylemeye çalıştığınızı bilin.
Sebep sonuç ilişkisi içinde değişik ayrıntılar arasında bir bağ kurmaya çalışın. Bildiklerinizden emin olun. Hata yapma ihtimalini en aza indirin. Kesin olun, genellemeden kaçının. Herşeyden önemlisi tutarlı olun.
Üstünkörü yaklaşım şüphesiz risklidir. Yinede, bulguları iki sayfada toplamak yararlı olabilir.
Bakış açınızı değiştirin Bakış açısı; ifade ortamını değiştirmek, ifade ortamının kullanılış biçimini değiştirmek, durumun değiştiğini tahayyül etmekle olur. Ortamı değiştirmek. Daktilo ile yazmak el yazısı ile yazmaktan çok daha farklı bir ortam olabilir. Dil duygulu mistik iğneleyici veya gülünç olabilir.
Sorunun yüz kat daha ciddi olduğunu düşünün veya konunun küçük bir bölümünü bir o kadar büyütün. Durumunuza başka acılardan, ters yüz ederek bakın. Olaya birde deli gözüyle bakıp saçma sapan sorular sorun. Mantıklı cevaplar almanız mümkündür. 

BAŞARININ OLMAYAN ROTASI






Yazar : Ulaş BIÇAKÇI
Yayınevi : Rota Yayınevi
Baskı : İstanbul / 1996 / 419 shf.

Başarının Olmayan Rotası
Yönetim danışmanları için Amerika'da 'şirket doktoru' benzetmesi yapılır. Bir şirket doktorunun iş yaşamına ilişkin teşhisleri neler olabilir? Yazar iş hayatı ile ilgili problemleri şu şekilde teşhis ediyor.
* İş yaşamı sorunlu
* Sorunlar yaygın
* Sorunlar şiddetli
* Değişen iş yaşamı koşullarında artık başarının belli bir rotası yok
* İş yaşamı, yaşam kalitemizi etkiliyor, hem de çok kötü bir şekilde
Teşhis 1: İş Yaşamı Sorunlu
İş hayatında sorunlar, sıkıntılar, huzursuzluklar, tatminsizlikler, hayal kırıklıkları, umutsuzluklar var. Sorunların bu boyutu üzücü olmakla beraber başka bir boyutu daha var ki o da insanların ve şirketlerin verimlerinin düşmesi.
Teşhis 2: Sorunlar Yaygın
İş yaşamına, problemleri ortaya çıkarma perspektiflerden bakıldığı zaman bu sorunların ve doğurduğu rahatsızlıkların son derece yaygın olduğunu görülür. Yazar yıllardır dinlediklerinden, gözlemlediklerinden, incelemelerinden karşılaştığı problemleri zaman zaman not etmiş. Bunların 16 sayfayı bulduğu dile getiriliyor. İşte sorunlardan bazıları:
*Sorumluluk çok, yetki yok.
*Kim kime bağlı belli değil.
*İş tanımları yok.
*İyi adamlar kaçıyor.
*İnsana değer verilmiyor.
*Patron adam atlayarak herkesle muhatap oluyor.
*Patron herşeye karışıyor, detaylarla uğraşıyor.
*Çok başlılık var.
* Burada insana gelecek yok.
*Kimse işini kendi işi gibi benimsemiyor.
*Ücret düzeyimiz düşük.
*Kurumsallaşamamışız.
*Burada profesyonellik yok, herkes amatör.
*Bir organizasyon şemamız bile yok.
Teşhis 3: Sorunlar Şiddetli
İleride daha geniş bir şekilde değinileceği için burayı geçiyorum.
Teşhis 4: Değişen İş Yaşamı Koşullarında Artık Başarının Belli Bir Rotası Yok.
Değişen teknolojiye bağlı olarak yaşam koşulları değişiyor. Bugün yaşanan değişiklikler ve yarın yaşanacak değişiklikler başarının rotasını iyice karmaşıklaştıracak. Ancak insanların, zihniyeti, kafa yapıları ve iş düzenleri aynı anda değişemiyor. İşte sorunların asıl kaynağı burada. Bu değişime ayak uyduramıyoruz.
Teşhis 5: İş Yaşamı, Yaşam Kalitemizi Etkiliyor, Hem De Çok Kötü Bir Şekilde
Andre Gorz "Çalışanların kaçı kimliğini işinden bağımsız olarak tanımlayabilir?" demiş. Gerçekten de kimlik sorunlarına kadar varan bir derinlik var işin içinde. Herkes iş yaşantısında ki sıkıntılarını alıp eve taşıyor, aile fertlerine yakınlarına bulaştırıyor. Diğer bir deyişle insanların hayatlarını kesin çizgilerle iş-hayatı, aile-hayatı, … gibi birbirinden ayırmak mümkün olmadığı gibi bunların birbirini etkilemesinin de önüne geçilemez. Kitapta bu dile getirilirken problemlerden birinin de bu olduğu vurgulanmış, iş hayatının bizi kötü yönde etkilediği dile getirilmiş. İleri ki kısımlarda bunun nasıl aşılacağına dair bir takım tavsiyeler sunulmuş.
İlk 3 Teşhis: İş Yaşamı Sorunlu, Sorunlar Şiddetli Ve Yaygın
İş yaşamının sorunlu, sorunların yaygın ve şiddetli olduğu teşhisi oldukça açık ve net. Onun için bu üç teşhis bir arada incelenerek bazı örnekler verilmiş. Bu örnekleri fazla tafsile girmeden, umumi problemleri yansıtması açısından bir kaç madde halinde verelim.
Örnek 1: Bir özel şirketin cirosunu 60 milyon dolardan 160 milyon dolara çıkartan genel müdür, buna karşılık patronundan gerekli ilgiyi görmediği gibi satıştaki artışların primlere yansımadığını hatta kendisine bir teşekkür bile edilmediğini söylüyor.
Örnek 2: Büyük bir grupta mali koordinatör olarak çalışan bir kişi, genel müdürün isteği üzerine hafta sonu tatilini iptal ederek bir rapor hazırlayıp, pazartesi sabah genel müdüre teslim etmek zorunda kalıyor. Pazartesi günü ise müdür rapora bakmak lüzumunu bile hissetmiyor ve bir ara bakarız diyor.
Örnek 3: Yine Libya'da iş yapan bir firmanın patronu Boğaziçi Üniversitesinden mezun bir genci işe alıyor. Kendisinden firmasının Libya'daki durumu ile ilgili hayati bir rapor hazırlamasını istiyor. Genç canını dişine takarak kapsamlı bir rapor hazırlıyor. Patron ise "Rapor dediğin böyle kalın olmaz, kim okuyacak onu!" diyerek geri iade ediyor.
*Kimse kimseye başarıyı öğretemez. Sen, kendin öğrenirsin ve onu sen kendin gerçekleştirirsin.
Yazar, kendisine gelip, başarıya ulaşma konusunda bir reçete isteyenlere karşı şunu söylüyor. "İnsanlar doğal olarak başarıyı öğrenmek istiyorlar. Buraya kadar pek bir şey yok. Hatalı olan şu, bu öğrenmeyi kısa yoldan gerçekleştirmek istiyorlar; kısa reçeteler, püf noktalar, altın kurallar okuyarak! Ama başarı pasif bir öğrenme süreci değil, aktif bir eylem sürecidir."
* Şirketler küçülerek büyüyor.
Şirketler artık eski "Kendin pişir kendin ye" felsefesini bırakıyorlar. Şirketler sadece kendi işleriyle ilgilenerek lojistik destek diyebileceğimiz işlere eleman ayırmaktan vazgeçiyorlar. Bunları piyasada bu işler için kurulmuş firmalara yaptırtarak bu tür işler için personel çalıştırmıyorlar. Mesela; aşçı, bulaşıkçı, kurye hizmetleri, nakliye hizmetleri, güvenlik hizmetleri, sekreteryal hizmetler, bakım-onarım hizmetleri…
Bu yeni eğilimi Tom Peters şöyle dile getiriyor: "Şirket ruhu hariç verebileceğin herşeyi dışarı ver."
Kitabın bundan sonraki kısımlarında yazarın reçete olarak sunduğu tavsiyeler yer alıyor. Başta reçetelere karşı olduğunu belirtmişti. Burada kendisininkinin sihirli reçete olmadığı, insanların her şeye rağmen istediği öz öğütler listesi olduğunu söylüyor.
Madde 1: İş Yaşamını Algılayış Biçimleri Değişmeli
Teorik olarak, kuramsal olarak, kitabi olarak, ideal olarak, kağıt üzerinde yazılı-çizili şekliyle doğru, başarılı ve güzel olan şeyler gerçek yaşamda daha farklı bir şekilde gerçekleşiyor. İnsanlar bu farkları anlamaya çalışmıyorlar, olması lazım gelenin etkisinde kalıp hayal kırıklığına uğruyorlar. İnsanlar -meli -malı sendromunun etkisinde kalıyorlar. Halbuki olan ile olması lazım gelen arasındaki farka hazır olmak gerek. Bunun iki yararı olacak. Birincisi olayların içine girdiğinde onların nereye doğru yöneldiğini bilecek ve tedbirlerini ona göre alacaksın. İkincisi, daha baştan hazırlıklı olduğundan bu farklar seni sarsmayacak, üzmeyecek ve iş yapmanı engellemeyecek.
*Geleneksel görüşler üzerimizde hala etkili, bunlardan kurtulmak gerek.
Eskiden etkili olmuş ve başarıya ulaşmış görüşlerin bugün de etkili olacağı düşünülüyor. Halbuki teknolojide, özellikle enformasyon teknolojisindeki gelişmeler değişimi zorunlu kılmaktadır. Bunlar artık iş hayatının felsefsini derinden etkilemiştir. Bu gelişmelere paralel bir değişiklik gereklidir ve eski felsefelerle de bu olmuyor.
Madde 2: İş Yaşamı Felsefeleri Gözden Geçirilmeli Ve Gerekli Değişiklikler Yapılmalı
* Bir vizyon edinilmeli: Vizyon (çizgi) değeri olan bir şeydir. Çizgi para eder. İnsanlar belli bir çizgiyi tutturmuş, imajını sabitleştirmiş yerlerle iş yapmayı tercih ederler. Onun için bir vizyon edinmek gereklidir. Ama bu uzun vade isteyen şey için aceleci olmamak gerek.
* Şarklı ezikliği sendromundan kurtul: Bizde şu anlayış iyice yerleşmiş. Her şeyin en iyisi batıda, veya batıdaki her şey bizden daha iyi. Bu yanlış mantaliteyi aşmak gerekli. Yazar batıda incelediği ve birlikte çalıştığı yerlerin her zaman dört dörtlük olmadığını belirtiyor.
* Bildiğin ve sevdiğin işi yapmaya özen göster. Eğer mümkünse sevdiğiniz ve kendinizi verebileceğiniz bir işe girişiniz. Bu başarı oranınızı yükselttiği gibi karşılaştığınız stres ve zorluklara karşı tahammül oranınızı yükseltir.
* Kişisel kalitene tutkun ol: Kişisel kalite; insanın verimliliği artı etkinliği artı ürettiği ürünün kalitesi artı ürettiği hizmetin kalitesi artı ilişkilerinin kalitesi demektir. En iyi ve mükemmeli yakalamaya çalışmalı. İdeale ulaşmak imkansız gibidir. Yazar şunu tavsiye ediyor. "En iyiyi yakalayamadığına değil hedefleyemediğine üzül."
* Büyüme hırsı kontrol edilmeli ve kök işe bağlı kalınmalı, çok dağılmamalı: Vehbi Koç bunu "İşadamları ve sanayiciler birdenbire zengin olmaya çalışmamalı. Böyle yapmaya çalışanlar yok olup gittiler." Şeklinde özetliyor. Ayrıca büyürken daha değişik alanlara yayılarak büyüme yerine, bir alanda en söz sahibi olmayı ve o sektörde otorite olmayı tavsiye ediyor.
* Güvenilir, dürüst ve itibarlı ol: Bunu en iyi İhlas Holdingin sahibi Dr. Enver Ören özetliyor. "İtibar kaybedeceğime para kaybedeceğim."
* Hayat mücadele değil, mücadele hayattır: Rekabetin kişiyi veya şirketleri daima ileriye götürdüğü vurgulanmış ve "Mücadele edersen yaşarsın" şeklinde özetlenmiş. Bu bir denkleme dökülerek Konfor + Bahtiyarlık = Sabit denilerek konfor ve bahtiyarlığın ters orantılı olduğu vurgulanmış.
Madde 3: Belli Bir Kişisel Kalite Tutturulmalı
*Aşırı bilimsellik (Kalın kafalı rasyonellik): İnsanlar çok uzun süredir yöneticiliği bilimsel yapma çabası içine girmişlerdir. İstenmiştir ki yönetim ve yöneticilik pozitif bilimler gibi determinist neden-sonuç ilişkisine dayanan bir bilim dalı olsun da işletmelerin, organizasyonların yönetimi, yöneticiler tarafından öğrenilerek belli kurallara dayalı bir şekilde doğru olarak yapılsın. Bugün iş yaşamında duruma göre demek olan "Durumsallık yaklaşımı" gibi akımlar geliştirilmiş olmasına rağmen yukarıdaki düşünce insanları hala bilimselliğin yukarıdaki şekline koşullandırmıştır. Burada iş yaşamında bilimsel metodların kullanılmasına karşı çıkılmamakla beraber tamamen bilimsel metodlara bel bağlanmaması gerektiği tavsiye ediliyor. İş hayatında her zaman aynı metodların aynı sonucu vermeyeceği gerçeği dile getirilmiş ve esnekliğe de yer verilmesi istenmiş.
* Çalışma metotları ve yanlış şartlanmalar: İnsanların kişisel kalitelerini, iş yaşamı ve yaşam kalitelerini ve dolayısı ile başarılarını etkileyen sonuç olarak ta sorunlar doğmasına neden olan faktörlerden biri de iş yapış biçimlerine ait yanlış ve aşırı şartlanmalardır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralamak mümkün.
-Yönetim tarzı: Otokratik mi, demokratik mi olmalı? Duruma göre değişmeli. Bir çok faktöre; teknolojinin yapısı, çalışanların bilgi ve vasfı yetenekleri, sayılarına göre ayarlanmalı.
-Yaşam bir sahnedir, oynayacaksan kendini oyna: Yazar en kıymetli silahın insanın kendi öz kişiliği olduğunu söylüyor. Piyasada kişilere çeşitli durumlarda nasıl davranmaları gerektiğine dair yazılan kitapların insanı rol yapmaya ittiği ve başarıyı engellediğini söylüyor.
-Başarmak için çok çalışmak lazım: Kitapta çok çalışmak yerine sıkı çalışmayı öneriyor. Profesyonel kendisine ayıracağı zaman çok olsun diye daha sıkı çalışır.
-İş-yaşamı, özel-yaşam ayırımı: Yazar bu ayırımın yapılamayacağını vurgulayarak, "Yaşamımızın tümünü kapsayan aktiviteleri yeterince sürdürebilme konusundaki inisiyatifsizliğimizi, sürekli öğrenme ve gelişme konusundaki ataletimizi gerçeklerin arkasına saklanarak örtbas etmeye çalışıyoruz… Oysa tek bir hayat yaşarız… Sınırları kaldırın. Evinizi işinize, işinizi evinize taşıyınız" diyor.
*İş yaşamında profesyonelizm: Yazar aşağıdaki anlamlardaki profesyonellik tanımlarını reddediyor.
-Profesyonel saatini kiralayan adamdır.
-Profesyonel yönetici, yöneticiliği meslek edinmiş adamdır.
-Profesyonel, mesleğini iyi bilen, iyi okumuş ve tecrübeli adamdır.
-Mesleğini para karşılığı icra eden adamdır.
-Emeğini satan adamdır.
Buna karşılık "Onlar kendilerini çalıştıkları şirkete herhangi bir ortaklık bağı olmadan, ücret karşılığı emeğini o şirkete satan adamdır" tanımını getirilmiş.
Yazara göre Profesyonellik Şartnamesi:
-Profesyonel işinin üzerine gider.
-Profesyonel işine sarılır.
- Profesyonel mesai saatlerini aşsa da işlerini neticeye ulaştırır.
-Profesyonel işlerini yerine getirebilmek için gerekli yetkiyi ne yapıp yapıp elde eder.
-Profesyonel kısıtları engelleri aşmaya çalışan yapıcıdır.
-Profesyonel üstlerini de yönetmesini becerir.
-Profesyonel kaybetmekten hemen hemen hiç korkmaz.
-Profesyonel bir hata yapınca "Benim hatam oldu" der.
-Profesyonel söz verir, profesyonel olmayan vaat eder.
Madde 4 ve 5: Şirketlerdeki Yaşam Felsefesi Ve Yapısal Değişim:
Yazara göre gelecekte şirketleri bekleyen değişimler şunlar:
1-Hiyerarşi darbe alacaktır.
2-Hiyerarşideki piramit modeli yerini daha basık bir modele bırakacak, orta kademelerdeki yönetici sayısı azalacak.
3-İnsanları belli görevlere tasnif eden organizasyon şemaları kalkacak.
4-Astlık üstlük ilişkisi kalkacak.
5-Müdürlük, şeflik vs kalkacak, bunun yerine unvan olarak insanlar yaptıkları işlerin ismini kullanacak.
6-Üstün astı kontrolü yerini oto kontrole bırakacak.
7- Dikey terfiler yerlerini yatay terfilere bırakacak.
8-Otoritenin kaynağı kurallardan ziyade bilgi olacak.
9-İnsanların kapasitelerini daha fazla artırmak için her türlü baskı, otorite, disiplin ve sistemler terk edilecek.
10-İnsanı sisteme, bireyi müesseseye yeğleyen mantık ortadan kalkacak.
11-Şirketlerde dikey karar alma prosesi yerini yatay karar alma prosesine bırakacak.
12-Tüm yazılı kurallar, talimatnameler yönetmelikler fevkalade azalacak.
13-Şirket merkezleri ve holdingler küçülecek ve buralardaki kurmay görevliler azalacak.
14-Kalite bugünkü gibi sadece üretilen ürün ve hizmetin kalitesini değil, kişisel ve örgütsel, iç ve dış tüm ilişkilerin kalitesinide kapsayacaktır.
15-Büyük şirketler hızlı hareket edemediklerinden küçülecekler. Büyüklük anlayışı tamamen değişecek.
Yazar bundan sonra da şirketler için iş felsefesi veriyor.
*Şirketlerin amaçları net olmalı.
*Kök işine sadık ol.
*Şirkette başkalarına yaptırabileceğin işler için personel istihdam etme.
*Bilmediğin işlere girmektense, bulunduğun sektörde söz sahibi olmaya çalış.
*Yeni bir işe girmek durumunda kalırsan bu işi iyice öğren.
*Otonom, küçük birimlerle çalış.
*Merkezi yapılar kurup diğer şirketler üzerinde egemenlik kurma.
*Erken holdingleşme sevdasına kapılma.
*Normal insanlarla normalin üzerinde iş yapmayı bil.
*Rekabetten korkma.
*Sadece kısa vadeli kar peşinde koşma.
*İtibarına yatırım yap.
*Toplam kalite kültürünü şirkete yay.
*Her şeyi sıkı sıkı birbirine bağlı sistemler haline getirme.
*Elin işin üzerinde olsun. 

ETKİLİ HATIRLAMA TEKNİKLERİ



ETKİLİ HATIRLAMA TEKNİKLERİ
Yazar : Donald A.LAİRD-Eleanor C.LAİRD
Yayınevi : İlgi Yayınları
Baskı : İstanbul / 1989 / 199 shf.

BÖLÜM 1 - Dört genel kural :
İnsanın aklından dakikada 8 ila 12 arasında düşünce geçtiğini ileri süren David c.Mcclelland'ın tezi göz önüne alındığında; Hatırlamanın önemi günlük iş hayatımızda apaçık görülür. Yaşanan deneyimler taşıdığı anlam ve önemin hatırlanması hayatın daha az acılı ve daha az hatalı geçmesini sağlar.
Hatırlamanın önemli olduğu durumları göz önünde bulundurursak;
i-Matematiksel işlemlerde
ii-Önemli adreslerde
iii-Önemli randevularda
iv-Doğum günleri ve yıldönümlerinde
v-Gidilmesi gereken yerlerde
vi-Verilen talimatları hatırlamada
vii-Kişi adları ve yüzleri
viii-Şiir ezberlemek ......vb.
Dünyadaki mevcud insan hatırlaması üzerine olaylardan bahsediliyor. Örneğin; Lonnie duyduğu ismi ve gördüğü insanları unutmadığını buna karşın düşünme özürlü bir insan olduğundan, hafıza konusunda iyi bir eğitici olan Weld'in ayı ve günü zorlukla hatırlayabildiğini, hatta kış mı yoksa yaz mı olduğunu ancak pencereden bakarak söylediğinden bahsedilir. İyi bir etkin hatırlama için 4 Altın kuralı bütün yeteneklerin ortaya çıkabilmesi için bilinçli olarak uygulamıştır.
Bu kurallar;
1-Zamanın da ve doğru hatırlamak için, hatırlamaya gayret gösterin. Bunu için beyninizi hazırlayın ve istekli olun.
2-Hatırlamanız gereken şeylere etkin olarak tepki gösterin! Tüm duygularınızı ona yöneltin. Ona bakın, onu dinleyin, onu konuşun.
3-Önemli anlarda belleğini tazeleyin ve onun kusursuz olarak çalışmasını sağlayın
4-Düşüncelerinizi önceden derlediğiniz bilgiler üzerinde yoğunlaştırın
BÖLÜM 2 - Beşinci mantık kuralı:
Bu önceki 4 temel kural İnsan zekasının ne kadar deha olursa olsun bazı önemli noktaları unuttuğu görülmüş. Pırıl pırıl bir zekaya sahip birinin bile unuttukları hatırladıklarından daha çoktur. Daha iyi hatırlamanın en emin yolu önemli şeyleri bir yere yazarak gerçekleştirilir. Bu yüzden beşinci ve son derece elverişli yolu : Not almak!
Şu an dünya çapında ün yapmış kişilerin hayatlarına bakıldığın da daima yanların da bir not defterlerinin bulunduğu ve gerçeklerin saptırılmasına engel oldukları görülmüştür. Nitekim Dünya çapında ünlü ve üretken bilim adamı Baron Von Humboldt; Not tutmayan insanların, kendilerinin doğal insanlık tanımından uzaklaştıklarını ve bazı şeylerin en sağlıklı bellekten dahi yok olacağını bu nedenle ileride kullanılacak bilgilerin saklamanın doğru olduğu kanaatindeydi. Bu nedenle iki yol vardır;
a-)Sistematik bir şekilde Not almak
b-)Kısa alınan notların devamlı düzenlenmesi.
Dr. A. T. Wolford İnsan yaşlandıkça not almanın gereğini savunarak "Belleğinizi zorlayacağınıza Not alın"tavsiyesinde bulunmuştur.
Günlük işler, yazılı oldukları veya karşımıza çıktıkları an çözümlenebilecek konulardır. Bu mantık kuralını izleyen, işini bilen üst düzey yöneticiler, birlikte çalıştıkları kişinin masasında bir ajandanın bulunmasını şart koşarlar.
Bir ajanda ve önemli konuları toplayacağınız bir ajanda kullanın. Not alacağınız anda ajandanız yoksa bir kağıda yazarak not alın. Günlük işleriniz dışında yapacağınız etkinlikleri not edin (Gidilmesi gereken yerler, Yollanacak mesajlar, telefonlar, kişiler vb..).Uzun vadede kullanılacak notlar hazırlayın (Anlaşmalar, sözler, kayıtlar, konuşmalar vb..). Ezberlemeye yardımcı olmak amacıyla küçük hatırlamalar kullanın (formül, fiyatlar, oranlar, teknik terimler ve isimler gibi).Kağıt harcamaktan kaçınmayın ve not aldığınız zaman kısaltmalar kullanmayın. Örneğin; İ.'yi ara sonra baktığınızda İhsan olabilir, İsmet olabilir, İski olabilir, İlkay olabilir, bu nedenle dikkat etmek gerekir.
BÖLÜM 3 - Sayıları hatırlanması bazı önemli noktaları aydınlatır:
Sürekli çalışıldığı zaman insan da sayıları hafıza tutma oranı fazlalaşır ve yetenek artar. İnsan kendini zorlarsa çok yararlı şeyler elde eder .Sekiz haneli bir sayıyı kişisel farklılık gözetmek sizin her insan hatırlar. Sözgelimi kadınlar, genelde sayıları hatırlamada erkeklerden farklı olmalarına rağmen sözcük hatırlamada onlardan üstündür.
Churcill'in korumalarından biri onu belleğinin sayı tutmada zayıf olduğunu hatta takma dişlerini dahi unuttuğunu fakat anlamları hatırlamada bir deha olduğundan bahsetmektedir.
Sayıları hatırlamada gruplama işimizi kolaylaştırır. Örneğin insan beyninin üçerli gruplamaları daha iyi hatırladığını, Gruplamanın hatırlanması gereken çok uzun dizileri kolay ve küçük dizinlere ayırdığı için hem uzun süreli hemde yararlı bir yardımcıdır. Birkaç kural uygulandığında insan çok şey kazanabilir. Böylece tarihleri, sayıları, ve kelimeleri uzun vadede ezberlenebilir. Dr. Woodrow hatırlamaya yardımcı kurallarla ilgili Kısa açıklama vermiştir;
-Ritm ve kavramlarını kullanın.
-Hatırlayabileceğinizden emin olun
-Bölümler halinde değil bir bütün olarak gayret edin
-Hatırlamanız gerekeni dikkatinizin odak noktasında toplayın
-Daha önceki hatırladıklarınızla ilişki kurun .Bellek, sahip olduğunuz deneyimlerinizi aklınızda tutabilme ve gerektiğinde hatırlayarak ortaya çıkarabilme yeteneğidir. Hatırlamak belirli bir madde veya kafamızın içindeki somut bir yer değildir. Hatırlamak işlevini eğer yerine getirebilirsek daha iyi bir şekilde işlevini yerine getiren bir dizi işlemdir.
1.Kural
Zamanın da ve doğru hatırlamak için, hatırlamaya gayret gösterin. Bunu için beyninizi hazırlayın ve istekli olun
BÖLÜM 4 - Zihninizi hatırlamaya yöneltin:
Hatırlama kendiğilinden gerçekleşmez. İnsanlar hatırlamanın yetersizliğine ilişkin verilen örnekte hatırlayabileceklerinden son derece emin oldukları için olayın gerçekleşmesine bel bağlanmaz. Bir sekreterin büroyu soymaya giren hırsızı 20dk. sonra hatırlayamaması, yine faturaları gönderdiği halde hatırlayamaması, bunları etkin bir şekilde zihnine kaydetmediği için buna hafıza zayıflığı da denir. Eğer kişi etkin şekilde gayret ederse hatırlama o kadar kolay olur. İnsanlardan bir hikayedeki geçen kelimeleri saymaları istenir fakat sonunda hatırladıkları kelimeler, er sorulur en fazla 7 tane olduğu görülür. Başka bir guruba hikayeyi anlatılması için dinlenilmesi istenir bu sefer 7 kat fazla çıkar.
Unutmama konusunda bugüne dek ortaya atılan görüşlerden en önemlisi hatırlamaya çaba göstermektir. Öğrenciler sınav için çalıştıkları bir dersi iki gün sonra sorulduğunda hatırlamadıkları tespit edilmiştir. Eğer bellekteki bilginin kalıcı olmasını istiyorsak; onu uzun süre hatırlamayı amaç edinerek ezberlenmeli.
İşe yeni alınan iki işçiye birisine hiç bir şey söylenmeden, birine hayati önemi olduğu söylenen Güvenlik kuralları verilir. İlk işçi çok hata yaparken ikinci işçi işin bilincinde olduğu için kurallara harfiyen uyar. Burdan hatırlanacak işe önemle üzerinde durulmalı.
Birey bir şeyin amaçlı ve bilinçli yönlendirme veya kendini hazırlama sayesinde, hazırlamak istediği konular üzerinde kendini aşırı yorarak bunalıma girmekten kurtulmuş olur. Hatırlama işlemine zamanında başlanmadıkça pek yararı yoktur. Bu nedenlerle insan belirli evrelerden geçer;
-Okuyarak, İzleyerek, ad vererek yada talimatla deneyimi kaydedin. Böylece sinir sisteminde belirli bir izin veya izlenimin belirlenmesini sağlayın.
-Olayın hasıl ettiği izlenimi kısa ve uzun bir zaman için akılda tutun.
-İleride gerektiğinde kullanabilmek için hasıl etti izlenimleri yeniden canlandırarak onu bir kez daha hatırlayın.
-Hatırladığınız deneyimin üstünüzde çok büyük bir etkisi olduğunu kabul edin. Hatırlamaya değer olan şeyleri hatırlamaya değer verin.
BÖLÜM 5 - Hatırlamayı amaçlı bir şekle sokacak dürtüler
nasıl oluşur?
Unuttuğumuz için şikayet etmemeliyiz aslında birçok şeyi hatırlarız. Aklımıza gelen yaklaşık 10.000 düşüncenin hepsini hatırlamaya çalışsa idik kafamız nedenli dolu ve karmaşık olacağı aşikardır."Güçlü Bellek " aranılan bir nitelik değildir. En çok istenilen belleğin yönetilmesidir.
Hedef belleğin yönetilmesine faydalı olur. Güdüler hatırlamak için amaçtır. İnsan eğer bir güdüsü varsa belleğini çok kolay yönetir. Doğru amaçları bulup ortaya çıkardığımız zaman, hatırlamayı harekete geçirecek olan dürtü de güçlü olur. Hedeflerinizi kendiniz belirleyin. Normal liselerde okuyan talebelere nazaran teknik ve endüstri meslek liselerinde okuyan Talebelerin daha başarılı oldukları, bunlarınsa hedeflerini kendileri belirledikleri için başarılı oldukları gözlenmiştir. Kendi hedeflerine gidenlerin genellikle emeklerinin karşılığını aldıkları görülür. Lise mezunları gibi bir çok yetişkin hatırlamayı amaçlı kılacak hedefleri olmadığı için başarı güdüleri zayıftır. Bu nedenle başarıyı arttırmak için ;
1-Kendiniz için yeni yeni hedefler bulun
2-Diğerlerinin de bir hedef edinmesi için, mevcut hedefleri kabullendirmek yerine yol gösterin.
Hedeflerin açık ve kesin olmasın isteyin. mesela "dizel motor işine giriyorum" ve "Kendi işimi kurmaya çalışıyorum" bu iki cümleden hedef kritiği yapılabilir. Belirlediğiniz bu hedeflere imkanlarınız elverdiği ölçüde ulaşmaya çalışın. Uzun vadeli ileriye dönük hedefler, doğal olarak cazip ve gerçekleşmesi istenilen hedeflerdir. Uzun vadedeki hedefleri nasıl kısa vadeli hedeflere dönüştürüldüğünü Muhasebecilik ve Yabancı dil öğreniminde gördük.
Sürekli olabilecek hedefler bulun. Sürekli olan hedefler, hatırlamayı amaçlara daha bağlı hale sokar. Ayrıca sürekli hedefler, hatırlamada ilerleme sağlar.
Yeni bir yere taşınırken; ABD nüfusunu 1/5 her yıl taşınır kişi, yer, iş adresleri değişi ve yeni kimliklerle karşılaşır ve ne yapacağını bilmez hale gelir. sıkıntıya düşer fakat 5 yıl sonra alışarak rahatlar. Kişi sorunlarını en yakın çevrelerinden başlayarak çemberi büyültecek şekilde etrafına davranırsa daha başarılı olur. Amaçlı hatırlama sayesinde, yeni çevrenizde sanki yıllardan beri oturuyormuş gibi rahatlayacağınıza hiç kuşkunuz olmasın.
Yeni bir işe girdiğiniz de yine karışılaşacağınız yeni kurallar yüzlerce yüz, yeni ortam, farklı iş, insanların rekabet hissi, araç ve gereçlerin durumu ve yeri, fabrika girdisi çıktısı, yeni işçiyi bekleyen sorunlardır. Öğrenmeyi oluruna bırakma zayıflığı, uyum sağlama dönemini her şeyden fazla etkiler.
Anlama yeteneğinizi şöyle kolaylaştırabilirsiniz;
-Hedefleri adım adım belirlemek
-Zamanla kendi işinizi, sonrada tüm işi bütün haline getirerek
2.Kural
-Hatırlamanız gereken şeylere etkin olarak tepki gösterin! Tüm duygularınızı ona yöneltin. Ona bakın, onu dinleyin, onu konuşun
BÖLÜM 6 - İlgi göstermeniz hatırlamanıza yardımcı olabilir:
Tepki güçlü hatırlama sağlar. Çevremizdeki olaylara etkin biçimde ilgi göstermediğimizden dolayı etrafımızdaki olayları pek hatırlamayız. Eğer bazen gerektiği gibi ilgi gösterilmezse hatırlama yeteneği tamamen ortadan kalkar, hatta bu durum yaşayışımızda dahi değişikliklere neden olur. Yeterli tepki gösterme, sinir sisteminde hasıl etme açısında son derece yararlıdır. Beyin dalgaları beynin tepki göstermesine ilişkin geçerli bilgilerin kazanılmasında çok önemlidir.
-Derin uyku zamanın da beyin dalgaları en düşük düzeydedir.
-Uykuya dalmak üzere iken derin uyku dalgasındaki gibi yavaş değildir.
-Gözler kapalı düşüncelerden arınmış, ama uyanık ve gevşemiş bir durumunda yatarken dalgalar biraz daha fazladır.
-Yukarıda anlatıldığı gibi gevşemiş bir durumda yatarken gözlerinizi açarak herhangi bir şeye bakın. Yeniden tepki gösterme durumuna geçtiğinizi hissedeceksiniz. Beyin dalgaların boyu gün boyu değişir. Bölünemeyecek kadar küçük olan voltajları ile genel durumları da değişir. Olaylar karşısında ki tavrımızı değiştirdikçe beyin dalgalarımızda değişime uğrayacağını söylemek doğru olur.
Birey, olaylar karşısında daha etkin tepkide bulunmak ve olaylar yönetmek için yaşamını düzenleme şansına sahiptir. Eleştiri beyin faaliyetini yavaşlatmaktadır. 50 kadın ve erkeğe çevirmeleri için basit cümleler verildi. Çeviri işlemi devam ederken eleştirilere tabii tutuldular ve hepsinin hızını ortalama % 8 azalttı.
BÖLÜM 7 - Daha iyi Hatırlamamıza yardımcı olacak ısınma yolları
Düşünme ve hatırlama da etkin olmak isteniyorsa, zihinsel eylemlerle birlikte, sinir kanal ve merkezlerinin de yeter düzeye ulaşması gerekmektedir. Sizde, daha önce düşünmediğiniz bir konu üzerinde karara varmak için, düşüncelerinizi konu üzerinde yoğunlaştırarak, birkaç dakikanızı bu işleme ayırmalısınız. Isınmayı mümkün olduğu kadar, konuyla doğrudan ilgili bir ilgili alanda gerçekleştirin. Isınmaya gereksinim, hayatın verimli çağları sona erdikten sonra daha da artar.
İnsanlar sabah kalktıktan ancak 1 saat sonra olaylara tepkide bulunabilirler. Yataktan kalkar kalkmaz, kahvaltı yapmak, giyinmek, diş fırçalamak, gibi alışkanlıkları farkında olmaksızın yaparız. Sabah sabah, günün ilk ışıklarında yapılan bazı toplantılarda bazı sakıncalar vardır. Toplantıya katılanların çoğu henüz ısınmış olmadıkları gibi, daha sabah mahmurluğunu da üzerlerinden atamamışlardır. Bu yüzden kafaları bir saat sonra hazırlanmaları gerekli raporun ana noktaları üstünde toplayacak güçte değildir. En parlak fikirlerse, kafalarına toplantı bittikten sonra doluşuverir. Hastalık hatırlamayı olumsuz etkilemektedir. Yorgunluk ta tepki gösterme düzeyini azaltır. Uykusuzluk tepki düzeyini azalttığı gibi hatırlama düzeyini de düşürür. Az miktarda alınan alkol dahi hatırlama düzeyini azaltır ve hafıza alanını azaltır. Yine bireyin yaşı ne olursa olsun B vitamini eksikliği tepki düzeyini azaltır.
3.Kural
Önemli anlarda belleğini tazeleyin ve onun kusursuz olarak çalışmasını sağlayın
Gazete okunurken okunanların okunulanların hatırlanmasının özel bir dikkat gösterilmediği için unutulanlar akılda kalanlarda çok daha fazladır. Bu unutkanlığın ilk nedeni her şeyden önce anlam hatırlamaya çalışmamız olmamızdır.
İlk bir iki gün unutma oranı en üst düzeydedir. ilk iki günü izleyen iki hafta için de ise bu kötü durum sürer. Ama hemen pes etmeyin bu iki hafta en kötüsüdür. İki haftadan sonra hatırlananların daha çok uzun süre hatırda kalıcı olma şansı vardır. Üzerinden iki hafta geçmeden eski bilgilerinizi yenileyin .Unutmayı engellediğinizi göreceksiniz.
BÖLÜM 12 - Bilgi Tazeleme yöntemleri:
Bilgilerinizin düzenli bir bakıma gereksinimi vardır. Bilgilerinizi zaman geçirmeden tazeleyin. Bilgilerinizi yatmadan önce tazeleyerek yenileyin. Yine hafta boyunca tekrarlar yapara tazeleme işlemine devam edin. Konu ne olursa olsun, hatırlanması gereken şeyleri hatırlamada belleğimizle savaşmak en önemli amaçlarımızdan olmalı. Unutmaya karşı savaşmak veya bellek tazeleme yöntemleri diğerlerine oranla en etkin olanıdır. Hatırlamaya değer bulduğunuz her hangi bir şeyle karşılaştığınızda kısa bir süre durup bunu tekrarlamaya yada başka bir işe başlamadan önce onu konuşmalarınızın içine katmaya çalışın. Unutmayı önlemek için bilgilerin tazeleneceği en uygun zaman yatmadan hemen öncesidir. Algılanan en son olgular aynı sinir yollarında ve merkezlerinde bir yer edinmek amacı ile bir yarış içine girerler. Kendi kişisel düşüncelerimizde bazı silinmelere neden olur. İyi bir belleğe sahip olmanın diğer bir sırrı da edindiğimiz bilgileri tam anlamıyla belleyinceye kadar onları bütün bir hafta boyunca zaman zaman tekrarlayarak yeni gelecek bilgilerin eskileri silmesine engel olacaktır. Hafta sonunu sessiz ve yavaş temposu en uygun zaman birimidir. Bu dönemde algılanan izlenimlerin eksiklerini silebilme oranı en düşük düzeydedir. Tazeleme işlemini eğer sadece hatırlayabildiklerimize dayanarak yardımcı unsurlar kullanmadan gerçekleştirirsek bir takım ayrıntıları atlayabiliriz. Belleğimize eksik veya yanlış bilgiler doldurmamak için hatırladıklarımızı mutlaka yazılı bir belgeye kitaba veya nota bakarak kontrol etmeliyiz.
BÖLÜM 13 - Belleğinize ne kadar güvenebilirsiniz:
Korkun bir tuzak olarak yanlış hatırlamanın sonuçları insanı etkiler. Yanlış hatırlama insanı bazen etrafındaki insanlara karşı mahcup edebilir. Bizi sık sık yanıltan o masum belleğimiz tarafından düşürülüveririz. Unutmayalım!Eskilerin dediği gibi hafıza-i beşer nisyan ile malüldür yani belleklerimizin unutma gibi bir sakatlığı vardır. Her şeyi ötesinde unutulanlar yanlış hatırlananlara oranla çok daha az sorun yaratır. Hatırlamada görülen çarpıklıklarda eğilim ve ön yargıların bilinç altında yarattığı büyük etkinin rolüne şaşmamak gerekir.
BÖLÜM 14 - Daha güvenilir bir bellek için yedi yol:
1-Başlangıçta mümkün olduğu kadar iyi ezberleyin
2-Hatırladıklarınızın doğruluğuna özen gösterin
3-Size yol gösterecek yazılı notlar alın.
4-Önemli kararlar almadan yada tartışmaya neden olabilecek görüşlerinizi açıklamadan önce bilgilerinizi bir kez daha gözden geçirin.
5-İsteklerinizi iyice belirleyin
6-Yanlış hatırlayabileceğinizi sezdiğinizde düşüncelerinizi eleştirici bir gözle inceleyin
7-Bir konuyu en başından itibaren iyi anlayın
BÖLÜM 15 - Yarım yamalak hatırlamaya ilişkin bazı örnekler
Günümüzde psikologlar hatırlama konusunu zincirdeki 4 halka ile tamamlanması mümkün olabilecek bir dizi farklı işlem olarak bakmaktadır.
Algılama-Akılda Tutma-Hatırlama-Tanıma
sağlam az sağlam çözülebilir lastik bant
En iyi biçimde düzenlenmiş bellekte bile hatırlamaya ısınma zaman alır. Hatırlamak istediğiniz bir konu üzerinde zihninizi tazelemek için bilgilerinizi tekrarlayın ve yoğun düşünün
BÖLÜM 16 - Hatırlama güçleştiğinde ne yapılmalı:
1-Durumu eylemi canlandırma ve ruh halini canlandırma yöntemi ile hatırlama
Yaralarını daha önce gördüğümüz kendi kendine konuşma adlar ve teknik terimler konusunda kas hafızanızı yeniden canlandırabilecek çok değerli bir yöntemdir.
2-Başlangıç noktasına dönmek her zaman sonuç vermeye bilir bu nedenle Jurvr bekle yöntemi tercih edilebilir. Bu Yöntem;
-Kısa bir süre olay üzerinde yoğu bir şekilde düşünülerek ilk hızı verecek zembereğin kurulması sağlanır.
-Daha sonra düşüncelerin algılanmış izlenimleri kendi yöntemleri ile yeniden canlanması gerekir.
4.Kural
Düşüncelerinizi önceden derlediğiniz bilgiler üzerinde yoğunlaştırın
BÖLÜM 17 - Anlamları etkin olarak araştırın:
Anlamları bilmek bilgilerin daha iyi hatırlanmasını sağlar. Anlamlar hatırlamanın ana amacı olmalıdır. Bir anlam dağarcığı kurabilmek için ciddi bir şekilde araştırın. Anlamları araştırmaya yönelik zihinsel egzersiz yapın.
Düşün
Olayları yorumlama ve kendi kendine düşünmeni sağlayacak sorular sor.
BÖLÜM 18 - Düşüncelerinize nasıl çeki düzen verebilirsiniz:
-Kendinize doğru sorular sorun
-Kendinize eleyici nitelikte sorular sorun
-Nasıl çalışıyor, nasıl kullanılabilir, başka ne işe yarar gibi sorular sorun
-Bununla ilgili ne hatırlıyorum? Sorusunu sorun
-Bu başka bir anlamada gelebilir mi sorusunu sorun
-Bunu hatırladıklarımla ne tür bir ilgisi olabilir? Sorusunu sorun
-Bunu aynı şekilde başka birine nasıl açıklayabilirim? Sorusunu sorun
BÖLÜM 19 - Okuduklarınızı nasıl daha iyi hatırlayabilirsiniz?
Bu özel bir zihinsel beceri yetenek gerektirir. Ciddi bir okuma da zihinsel yeteneklerin ne zaman kullanılacağı ve Belleğinizi tazeleyerek ısınmaya başlanılmalıdır. Gözden geçirme ısınmaya yardımcı olur.
Belgesel bir kitabı üç bölümde gözden geçirin;
1-Kitabın yayınlandığı tarihe dikkat edin
2-İçindekiler kısmına bakın
3-Daha sonra ön sözü okuyarak yazarın kanıtlanmamış görüşlerimi yoksa uzmanların da kabul ettiği gerçeklere mi bağlı kaldığını öğrenim
Kendinize sürekli olarak düşünceyi zorlayıcı soruları sormalısınız. Bu soruları kendi yorumunuzla yanıtlarken okumaya bir süre ara vermelisiniz 

ONCE UPON A TIME ADAKALE WAS IN THE TUNA RIVER

When I was looking for Ottoman time fairy tails I found out about Adakale. The history of A little island fascinated me and I couldn't s...