Atatürk, 7 şubat 1923 Çarşamba günü Balıkesir’deki Zağanos Paşa Camii’nde
halka hitaben bir hutbe okumuştur. Bütün Dünya
Kaynak: Başkent Yayınları - Bütün Dünya Dergisi
http://www.butundunya.com/pdfs/2012/09/007-010.pdf
bir milletin özü demektir. Bu sonucun üstüne çıkmak ve altında kalmak mutlaka yanlıştırr. Hakîki yolu bulabilmek için halkın fikrî duygularını daima bilmek lâzımdır. Buna binâen sizden çok rica edeceğim:Bana ne sormak istiyorsanız sorunuz,dinleyeceğim. Cenâb-ı Hakka tekrar hamd ve senâ ederek burasını terk ve sizi dinlemek üzere aşağıya iniyorum."minberden indiklerinde
ise hutbe ile ilgili olarak sorulan bir soruya da şu cevabı vermişlerdir:
"Efendiler! Hutbe demek halka hitap etmek, yani söz söylemek demektir.Hutbenin manası budur. Hutbe denildiği zaman bundan bir takım kavram ve manalar çıkarılmamalıdır.Hutbeyi söyleyen Hatip’tir.Yani söz söyleyen demektir.Biliyoruz ki, Hazreti Peygamber hayatta bulunduğu dönemde hutbeyi kendileri söylerlerdi.Gerek Peygamber Efendimiz ve gerek ilk dört Halîfe’ nin hutbelerini okuyacak olursanız görürsünüz ki, gerek Peygamberin, gerek dört Halîfe’nin söylediği şeyler o günün meseleleridir.O günün askerî, idarî, malî,siyasî ve sosyal konularıdır.
Müslümanlar çoğalmaya, islâm ülkeleri genişlemeye başlayınca, Hazreti Peygamber’in ve dört Halîfe’nin hutbeyi her yerde bizzat kendilerinin söylemelerine imkan kalmadığından,halka söylemek istedikleri şeyleri tebliğe bazı kişileri görevlendirmişlerdir.
Bunlar herhalde Müslümanların en büyük reisleri idi. Onlar camii şerifte ve meydanlarda ortaya çıkar,halkı aydınlatır ve doğru yolu göstermek için ne söylemek lazımsa söylerlerdi.
Bu usûlün devam edebilmesi için bir şart lazımdı. O da milletin reisi
olan kişinin halka doğruyu söylemesi,halkı dinlemesi ve halkı aldatmaması.
Halkı genel durumdan haberdar etmek son derece mühimdir. Çünkü
herşey açık söylendiği zaman halkın aklı faaliyet durumunda bulunacak,iyi şeyleri yapacak ve milletin zararına olan şeyleri reddederek şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir…
Hutbeden maksat halkın aydınlatılması ve doğru yolun gösterilmesidir,başka şey değildir. Yüz, ikiyüz hatta bin sene evvelki hutbeleri okumak,insanları bilgisizlik ve tembellik
içinde bırakmak demektir. Hatiplerin halkın kullandığı dille konuşulması lazımdır. Geçen sene Millet Meclisi’nde söylediğim bir nutukta demiştim ki,‘minberler, halkın şuurları ve vicdanları
için bir ilim ve nur kaynağı olmuştur.
Böyle olabilmesi için minberler-
halka hitaben bir hutbe okumuştur. Bütün Dünya
Kaynak: Başkent Yayınları - Bütün Dünya Dergisi
http://www.butundunya.com/pdfs/2012/09/007-010.pdf
ise hutbe ile ilgili olarak sorulan bir soruya da şu cevabı vermişlerdir:
"Efendiler! Hutbe demek halka hitap etmek, yani söz söylemek demektir.Hutbenin manası budur. Hutbe denildiği zaman bundan bir takım kavram ve manalar çıkarılmamalıdır.Hutbeyi söyleyen Hatip’tir.Yani söz söyleyen demektir.Biliyoruz ki, Hazreti Peygamber hayatta bulunduğu dönemde hutbeyi kendileri söylerlerdi.Gerek Peygamber Efendimiz ve gerek ilk dört Halîfe’ nin hutbelerini okuyacak olursanız görürsünüz ki, gerek Peygamberin, gerek dört Halîfe’nin söylediği şeyler o günün meseleleridir.O günün askerî, idarî, malî,siyasî ve sosyal konularıdır.
Müslümanlar çoğalmaya, islâm ülkeleri genişlemeye başlayınca, Hazreti Peygamber’in ve dört Halîfe’nin hutbeyi her yerde bizzat kendilerinin söylemelerine imkan kalmadığından,halka söylemek istedikleri şeyleri tebliğe bazı kişileri görevlendirmişlerdir.
Bunlar herhalde Müslümanların en büyük reisleri idi. Onlar camii şerifte ve meydanlarda ortaya çıkar,halkı aydınlatır ve doğru yolu göstermek için ne söylemek lazımsa söylerlerdi.
Bu usûlün devam edebilmesi için bir şart lazımdı. O da milletin reisi
olan kişinin halka doğruyu söylemesi,halkı dinlemesi ve halkı aldatmaması.
Halkı genel durumdan haberdar etmek son derece mühimdir. Çünkü
herşey açık söylendiği zaman halkın aklı faaliyet durumunda bulunacak,iyi şeyleri yapacak ve milletin zararına olan şeyleri reddederek şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir…
Hutbeden maksat halkın aydınlatılması ve doğru yolun gösterilmesidir,başka şey değildir. Yüz, ikiyüz hatta bin sene evvelki hutbeleri okumak,insanları bilgisizlik ve tembellik
içinde bırakmak demektir. Hatiplerin halkın kullandığı dille konuşulması lazımdır. Geçen sene Millet Meclisi’nde söylediğim bir nutukta demiştim ki,‘minberler, halkın şuurları ve vicdanları
için bir ilim ve nur kaynağı olmuştur.
Böyle olabilmesi için minberler-