Saturday, July 7, 2012

Yaz sezonu

Enis batur 'un yeni kitabı Geronimo'nun ölümü çıktı.Çağlayan Çevik İle Hürriyet İn Keyif ekinde söyleşi yapmışlar.Kısaca kitabı tanıtıyor nasıl yazdığını ,bu kitabı yazmayı başlatan sebepleri ,konusunu Bize dayatılan her  şekilde empoze edilen fikirlerin nelere sebep olabileceği kısaca...Çağlayan Çevik 'in köşesinden bir özet ;


Geronimo’nun Ölümü
Enis Batur
Sel Yayıncılık

2 Mayıs 2011 tarihinde düzenlenen ve hazırlıkları aylar öncesine dayanan, Geronimo adı verilen gizli bir operasyonla öldürüldüğü açıklanmıştı Usame Bin Ladin’in! Cesedini gören birkaç Amerikan askeriyle sınırlıydı. 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ni bıçak gibi kesen iki uçak görüntüsüyle başlamıştı her şey. Belli belirsiz bir vesikalık büyüklüğünde Bin Ladin fotoğrafıyla sona ermişti. Kimilerine göre adalet yerini bulmuştu, kimilerine göre bunun da intikamı alınacaktı... Şöyle bir baktığımızda 11 Eylül 2001’den beri önce medya aracılığıyla, sonrasında ise sinema ve diğer sanat dalları aracılığıyla 11 Eylül imgeleşmiş ve yeni imgelerini/simgelerini doğurmuştu. Uzaktan takip ettiğimiz bu olaylar hepimizin algısını farklılaştırmıştı artık. Bugün nasıl kuleden atlayan insanların düşüşü gözümüzün önüne geliyorsa, aynı şekilde Bin Ladin’in yüzü de gözlerimizin önünde. Artık bunun üzerine düşünmek gerekiyor belki de, dediğimiz anda Enis Batur yetişiyor imdadımıza. Geronimo’nun Ölümü isimli yeni kitabında, Bin Ladin’in ölümü ile beraber 11 Eylül olaylarını ve bütün sürecin ‘imgesel’ serüvenini irdeliyor. Yine sorular soruyor ve sorduruyor Enis Batur, kaynaklara yönlendiriyor. İlave olarak, kendi yazma serüveninin hattâ doğrudan bu kitabın yazılma öyküsünün de sırlarını açık ediyor bu kez...



çağlayan çevik:11 eylül 2001,önemli Amerikan simgelerine yönelik bir 

saldırıydı:ancak daha sonra gerek medya gerekse diğer görsel sanatlar aracılığıyla yeni simgeler doğurdu.Kulelerin yıkılmasına dair görseller ,illüstrasyonlar,Bin Ladin'in fotoğrafları videoları..

Enis BaTur: Tamda bu amaçla masama sıcağı sıcağına oturmak istedim:imge sağanağı altında ,her an ,hangi acı kıyısına düşüyor ,düşürülüyoruz? Başkalarının acılarını ,örneğin 11 eylül kurbanlarının yada şimdi Suriyelilerin kini ,seyretmeye nasıl oluyor da alışıyor,alıştırılıyoruz....Elden ne gelir? Beckett'in dediği gibi ,benim elimden yazmaktan başka birşey gelmiyor ne yazık ki ...

Deniz Seki 'nin Kolları Kırılıyor

bu gülümsemeyi yok etmeyin
Birkaç gündür bir sürü haber gördüm Deniz Seki ile alakalı ..Bugün Deniz 'in yıpratılması için çaba harcandığını farkettim .diyceksinizki  olanlarda bizim suçumuz yok ..Belki kimbilir!!
Ama şunu biliyorum ki Deniz Seki bu ismi sağlamlaştırmak için çok çaba harcadı vokalistlik yaparak sabahlara kadar barda çalıştı ...Yarışmaya katıldı vs..Sonra Sezenle yolu kesişti ve zorlu günler geride kaldı ...
İnsanlar hata yapar çünkü insan olmanın YAN ETKİSİDİR
Hatalı kararlar alıp hatalı düşünebiliriz.Kıyafet alırken bile eve gelip pişman olmuşsunuzdur çoğunuz keşke ötekini alsaydım da demişsinizdir mutlaka..Bu kadar basit şeylerde dahi yanılabiliyorsak daha büyük yanılgılarda yaşayabiliriz.
Deniz Seki ne kimseyle polemik yaşamış,kötü söz söylemiş ne de basındaki görevini yapan muhabirlere,köşe yazarlarına,programcılara tek laf etmemiştir .Hep en zorlu zamanlarda dahi metanetini korumuş,sıcak gülümsemesini kimseden esirgememiştir.zaman zaman kardeşi bile yapılanlara koruyucu bir aile ferdi gibi yaklaşıp tepkiler vermiştir Deniz yine metanetli ,sabırlı davranmıştır .Kardeşide bir ailenin yapması gerekeni yapıyor ailesini koruyor doğal olarak ...Onun sinirini veya tepkilerinide yadırgamamak gerekiyor ..Deniz'i diğer herkes gibi dışlamasınımı tercih ederdiniz ..Hayır efendim aile önde gelir ...Her zaman korumakla yükümlüdür .
Peki bu kızın bu sabrı ve nezaketini nasıl değerlendiriyoruz ?
Deniz tutuklu kaldığı sürede her kes öyle yada böyle ondan bahsetmiş desteğini esirgememiş hatta bazıları ziyaretine kadar gitmişti.Çok güzel bi davranış elbette ..ama çıktıktan sonra ne oldu !!desteğini esirgemeyenler neden Deniz Seki ismini anmıyor yoksa banamı öyle geliyor.Yanılıyorda olabilirim .Gündem kovalayan ayşe Arm. neden şimdi köşesinde onu yazmıyor?Neden programlardan Deniz Sekiyle canlı bağlantı yapılacağı az sonra diye yayınlanmıyor?Deniz Seki üzerinden yenecek ekmek kalmadı mı yoksa gündem kovalayanlar için?
.Hayatı yeni baştan yazmaya çalışan ,bozulan ruhsağlığını düzeltmeye çabalayan  ,yeni bir yol bulmaya çalışan bu insana nasıl bir tavır sergilendi ?Hep olumsuz ,hep negatif haberler;sanki biri düğmeye basmış ve geri sayıma alınmış bir tüketme programı!!
Bir kadın olarak bu kadar büyük dertlerler uğraşırken fiziksel görünümü ile bel altı vurmak taki amaç ne ?Ne var yani bir kaç kilo fazlan varsa.İngilterede Adele Lady Gagayı solladı geçti Emmy ödülleri kucağına sığmadı ..Belki Deniz Sekiden de kilolu...Bir sanatçının kilosu var diye bu şekilde küçük düşürmeye ,üzmeye çalışmak taki amaç nedir ?İngiltere gibi  kiloydu ,zayıftı mevzularını bırakıp yapılan işe bakılmasının  zamanı gelmedi mi?zayıflık para etse Lady Gaga yı tercih etmezlermiydi?Demekki sevdikleri varsa kilosuydu,beliydi,bacağıydı önemsemiyorlar ..Sizlerde öyle olmalısınız bence ..Bunlar güzel değil ...İnsanlar hayatlarında çıkmaza girdiklerinde çok kilo aldıkları gibi aksine çok zayıflayabilirde ..stres ve endişeyi nasıl bastırdığına bağlıdır bu ..Düşünmüyormusunuz !!belkide o kadar üzüldüğü ,kırıldığı şeyler varki ,psikolojisi bunu taşıyamıyor hormonlarını bozuyor  veya guatıra sebep oluyor buda kilo alma olarak dönüyor ..Veya vücut dengesi yerle bir oluyor ...Sanki hiçbiriniz yaşamadı mı veya karınız kızınız,kocanız ..hepimiz biyerlerde buna benzer bir yeme ,kilo derdi yaşamışızdır.O haberleri gördüğünde kadın olarak ne kadar acı çektiğini ,incindiğini düşünmediniz mi hiç? ...Daha hassas olun...
peki hemen sonrasında doğumgününü kutlamak için ailesiye,dostlarıyla buluşup gizlice basının alınmadığı bir yerde bulunduğunda çıkışta çekilen fotoğraflar ,haber ne amaçla yapıldı?
Bu yaralı bir ceylan 'ın gözünün yaşına bakmadan kollarının kırılması gibi bişeydir ..Bu yetenekli ,duygusal,besteci,söz yazarı,emekçi sanatçıya ,kadına ,insana yapılanda bundan farklı değil bana kalırsa...Gözünün yaşına bakmadan kollarını kırıyorsunuz.....Ben Deniz Sekiyi uzun zamandır gülümserken ,mutlu görmedim .Bir insan bunları hakediyormu?yaşamı sevmesi ,hayattan keyif alma isteği parça parça elinden alınıyor.Vahşi doğada içlerinden birinin zayıf düştüğünü hissettiklerinde onu devirmek için arada bir yoklar rakipleri..Tepki veremediğini gördüklerinde artık son gelir onun için .Ama bilirler onun zayıfladığını ,gücünü yitirdiğini .Biliyoruz ki ailesi var yanında ,sevenleri var ,zorluklarla başetmeyedi önceden beri biliyor ..Deniz Seki bunlarıda başarıyla atlatır ama ya köstek olur zorlaştırırlar yada destek olup üstesinden gelmesini kolaylaştırırlar.. insanlar da bu korkunç iç güdüyemi sahip ?Başında dertler olduğunu bildikleri için saldırılabilir mi buluyorlar ?neden bu zarar verme isteği var herkes te..
Resim yazısı ekle
Bir sürü çile çekerken özel bir gününde bu moral bozukluklarını bir nebze hafifletmek için içemezmi ,,dağıtamaz mı kardeşim ,efkarlanamaz mı ...lanet olsun diyemez mi ?siz hiç kusana kadar içmediniz mi?hiç yerlerde sürünmediniz mi ,arkadaşınızın omzunda ağlamadınız mı içip içip,bir çözüm bulamadığınızda deşarj olmak için içmediniz mi?ben içtim yürümekte de zorlandım ...bulut gibi otelime de gitmişimdir ..Hepiniz çayla yaşıyosunuz da bir Deniz Seki mi içti be kardeşim ..Yine size tepki vermedi ,yine nezaketini bozmadı ,yine rahatlayamadı ,yine derdini içine attı ....o fotoğrafları ,o haberlerle yazmak yerine diyemediniz mi Deniz Seki doğum günün dostlarıyla kutladı ..Dertlerini biraz olsun dağıtmaya çalıştı ...Kaleminiz mi kırılırdı?..Bazen sanatçılar zor dönemler yaşarlar ,basın camiasıda yaşar,futbol ve sinema camiasıda..Bugüne kadar hep kibarlığını muhafaza etmiş bu genç kadını bence bi parça koruyun ..pare pare etmeye çalışmayın ...Azıcık opsiyonunuz olsun ..pek çok magazinci haber haberdir der duygusu ,vicdanı olmaz;bazıları bunu yaparsam bu insanın hayatına büyük bir hasar veririm der yapmaz ...bazıları belirgin kimseleri korur herzaman ...demekki bir insiyatif söz konusu ..o zaman diyorum ki  Sanatçı ruhu dağınıktır ,söz dinlemez,duygusaldır ,hatalı kararlar almana sebep olur,kendi içine dönüktür ,içinde  yaşar acısını derdini ..ruhu fırtına gibi bi oraya gider bi buraya ama son derece savunmasızıdır..algıları farklı çalışır ..
Deniz Seki kıymetli bir sanatçı,besteci,söz yazarı ,iyi bir yorumcudur ...Ahde vefa diyorum ,yıpratmayın diyorum ,iş işten geçtikten sonra kıymetini bilmeyin ...şimdiden değerini bilin diyorum ..zor zamanlarında ailesi gibi düşünüp,bizden biri diye düşünüp daha düşünceli haberler yapın diyorum ...Yani bu tüketme harekatından vazgeçin diyorum ...

Friday, July 6, 2012

Bigbang Theory artık Teori DEğil

Tanrı parçacığını bulduğunu açıklayan CERN Bigbangide teori olmaktan çıkardı ..Bu önemli bişey ama Türkiye de değil.
bizdeki başlıklar da şöyle geçiyor ..'' Bu aşk trafiğini CERn bile çözemez'' hehe çok komik milletiz vesselam http://www.hurriyet.com.tr/magazin/magazinhatti/20922495.asp

Hayvan satışını yapan petshoplar Türkiye de yasaklanmalı .Her canlı kendi doğal ortamında büyüyüp ölmeyi hakediyor .Kafesler ve akvaryumlarda evlerinzde süs olarak değil özgürlüğünü yaşayarak ömrünü tüketmeyi hakediyorlar.
Kuş delisi dayımın blog'unu yaparken dün kınalı kekliklerin doğaya salındığını ama önceden uçmayı ve diğer bir kaç şeyi öğrettiklerini söyledim ..Dayım hah dedi iyi halt ediyorlar ..O keklikler üremezler ki ölür giderler bu çözüm değildir dedi.Niyeki dedim ..onlar yumurtalarına bakmayı bilmiyolar bir kuş doğduğunda kendisine yapılanı öğrenir ve onu taklit eder dedi.benimde evcil kekliklerim var onlar yumurtladıklarında oraya buraya bırakıp giderler çünkü bakması gerektiğini bilmiyor.bende yumurtaları toplayıp folluk olarak güvercin in yumurtasının yanına koyuyorum orada doğana kadar güvercin kendi yumurtasından ayırd etmiyor ..doğduktan sonra alıyorum dedi..neden ki besler onu güvercin dedim ..Hayır dedi ..keklikler yemlenirler ..annesinden bakarak yemlenmeyi öğrenir..güvercinler bebeklerini kusma yöntemiyle besler..bu şekilde bırakırsam keklikler boğulup ölürler dedi..o zaman seninkilerde bilmiycek bu durumda dedim ..maalesef bilemeyecekler dedi..Ancak ve sadece yapılması gerekn şu evcilleştirilmemiş ,fabrikada üretilmemiş ,suni yaşamı tanımamış keklikler getirilirse onların nesli doğada çoğalır ve büyür dedi ..Kuş gribi sebeiyle hayvanları telef ettikleri için kenelerle baş edebilmek imkansız olunca her sene bunu yapıyolar ama bu yöntem işe yaramaz dedi...Buranda neden bir anda kene sorunu yaşamaya başladığımız anladım .bazı kuş türü ve tavukları grip sebebiyle telef ettiklerinden !!!dayım biliyodur ..4 yaşından beri kuşlara bakar büyütür , tedavi eder,doğaya salar ...şimdide kendi kırmalarını yapıyor ..


Buda siyah kuyruklu su 


sarı mardin

dayımın kırması KIrmızı Mardin

dayımın kırması KIrmızı mardin
















IVAnna çok esnaf olmuş ,bu kadar soğuk bir modelin beni güldüreceğini düşünmezdim .geceleri KUran- Kerim okuyorum demiş .baaaaak sen:)Yahu her gece bir partide ,plajda gezen naturla born cold insan hangi arada bunu yapıyor anlamadım ..bişey demiyorum her insan alır okur ,hayatta yapmaz o deme hakkım yok ..gerçekler ve hesaplamalar uymuyor ondan bahsediyorum ..Çarşıdaki değişime ayak uydurmak için bir tür pazarlama tekniği ..Allah herkesin çarşısına bereket versin vannnaaa ne diym sana ..





 Evet 2000 ler bitti şimdi 2010 lar başladı ...moda on yıllık dönemlerde belirgin çizgilere bürünür..ikibinlerde moda olan ..mayokin ve  bikiniler,tangalar uzun zaman görünmeyecekler gibi..

kadınlar yeni 10 yılın başlarında rahatlığı ,seksiliğe veya bronzlaşmaya tercih ediyor ..Bu board short trend günlük yaşamda da etkisini göstermeye başlamış(ben hergün giyiyorum valla)Bu şekilde daha cool,daha modern,rahat ve güvende hisseden kadın uzun yıllar bu akımı devam ettircek galiba ..en azından ben ettiricem ..renk renk board shortlarımla renkli ve farklı üstleri ni çok seviyorum ..eda taşpınar stili Bülent Ersoy abartısında taşlı-boncuklu,tüylü,yünlü,ışıltılı ,tüm bikiniler out olmacalı hatta kro olmacalı ..90 lardaki erkek slip mayoları nasıl komikse ..ikoncanların rüküşlükleri de aynı dercede komik duruma düşmüş durumda ...




benden söylemesi ..hatunlar atın takıları ,boncukları ,taşları ...bu ne  güvensizliktir ..süslenmeden denize bile gitmem manyaklığı bu ..yani o kadar iğrenç görünürüm ki bunları takıp takıştırmazsam fikrinin    özgüvensizlikteki katsayısını düşünüverin ...



Yeni akımda (benim için değil 5 yıldır bikini giymemeceli)board short denilen alt ve bunlarla ters renklerde üstler var.Kadınlar rahatı tercih etti ..
 Eda taşpınar gazinoda giyilebilecek plaj kıyafetiyle 

Kemal Sunal 'ı Anmak Değil Yaşatmaktır aslolan

Çok sevdiğimiz Hayatımızda yer etmiş Kemal Sunal'ı şimdiki 8 yaşındaki çocuklar dahi biliyor .Unutmasına unutulmadı orası belli ..ancak zamanın kimseye tolerans tanımadığını unutmamak gerekir.
gazetelerde bazı tartışmalar okudum  ''Kemal Sunal'a vefasızlık'',''Kemal Sunal'ı unuttular'' sanatçı dostları yalnız bıraktı ,bir avuç seveni vs ...Kemal Sunal'ı sende bir kez bu şekilde mi hatırlamak doğru yoksa o zamanlarda yapılacak Kemal Sunal etkinlikleriyle mi?...
Bunun önce oturulup çalışmasının yapılması gerekir ama düşününce ilk aklıma gelenler şunlar...
1-O hafta veya hafta sonu konsept Kemal Sunal filmleri gösterimi olmalı 70 ler sinema ortamında ..tam o dönem gibi
2-Oynadığı  filmlerinden Tiyatro oyunları yapılmalı ve şu anda yaşayan ekip arkadaşlarının katılımı ile bu oyunların sevenlerine sunulması
3-En sevdiğin Kemal Sunal karakteri ol gel diye parti yapılmalı
(kadın erkek farketmez kostümünü giy gel
4-Kemal Sunal' en çok benzeyenler yarışması yapılmalı ve ödül verilmeli(Elvis Presly de yapıldığı gibi)
5-Kemal SUnal film afişi tasarım yarışması düzenlenmeli böylece yetenekli kişiler fark edilebilir
6-bu etkinliklerden elde edilen gelirle Kemal Sunal bursu 2 çocuğa verilebilir ..eğitimin onun hayatında büyük önemi olduğunu bildiğimize göre ..BU özelliğide ortaya konur
7-Kemal Sunal karikatür yarışması yapılmalı ,sergisi açılmalı



8-filmlerindeki müzikler her sene değişik  gruplar ve tarzlar ile yorumlanıp Kemka Sunal fil müzkleri konseri verilebilir

bunun gibi çok şey üretilebilir ...

düşündüğünüzde daha çok şey üretilip yapılabilir.veya bunlar dahi yeterli olur .Türkiye ye malolmuş bir sanatçı mezarı başında değil büyük alanlarda ,salonlarda yaşatılmalı  derim ben ...

Marcus Miller in Istanbul

Hiç bir zaman böyle bir sahnede Türk müzisyenlerin olacağını hayal edememiştim .Türk müzisyenlerimizle gurur duydum çok ama çok ..

marcus miller &İstanbul project soundcheck

Marcus Miller& Istanbul project They were in prova
This Photo from Hüsnü Şenlendirici albüm on Twitter


The İstanbul Project: Marcus Miller & Friends feat: Burhan Öcal, Okay Temiz, Hüsnü Şenlendirici, İmer Demirer, Bilal Karaman

 photos from:www.cazkolik.com








Our musicians and Marcus Miller they played together Cemil Topuzlu Harbiye ;last night ..it was like a magic
http://www.cazkolik.com/JazzliGundem/104650/
http://video.cnnturk.com/2012/yasam/5/29/marcus-millerla-the-istanbul-project

Thursday, July 5, 2012

Müzik Haramdır




 Dün akşam bunu gördüm çok güldüm .Tarihi eser bunlar diycem geçmişteki din alimlerine ayıp olacak .
Öncelikle bu kafadaki arakadaşların MIsıra doğru seyahat etmeleri şart.Madem bir sürü yasak istiyorlar en uygun yer .Kendi yaşadıklarını başkalarına empoze ettirmeye çalışmak çok cahilce  ..
Her neyse öncelikle cahilliklerinden ötürü tebrik ederim .Şu gelişmiş teknoloji Yüzyılında bu kadar boş ,yobaz kalmak ayrı başarı .Hadi  bu kadar herşeye karşısın teknolojinin nimetlerinden de faydalanma kardeşim ..al çadırını ,eşşeğini çık dağın başına ne müzik dinle ne kadın gör ,ne de kadın sesi duy ..Uzaklaşın birader azınlık olarak kalmaktansa ..ne çırpınıyosun daha buralarda helede rhiannasydı ,madonnasıydı ortalığı meme show ve müzikle yıkarken .
Teknolojiye uyum sağlamış bu insanlar yemeyip içmeyip kadınları nereden ,ne şekilde yasaklayabiliriz derdinde..o günah bu günah ..uçkuruna hakim olamayınca işi kadınları yasaklayarak ,toplumun dışında tutmaya çalışarak ,kapatarak ,konuşturmayarak işi çözmeye çalışıyolar .
Madem okumayı yazmayı öğrendiniz o zaman üşenmeyinde şunlarıda okuyun ....Mûsikiye   İslâmi terimle meleklerin dili denilmiştir.(Elest bezmi’nin avazesi-Allahu Tealanın insanlarla anlaşma yaptığı toplantı .Melekler ve insan nefsi şahit gösterilmiş) Bu durum, müziğe eski çağlardan itibaren batıda da doğuda da tanrısal özellikler atfedildiğini gösterir
musiki :enstruman sesi,müzik ,seslein aralarındaki ilişki kutsal kabul edilir ve bu şekilde yaratılışın kökeinindeki ses ulaşılmaya çalışılır .Kültürlere göre ufak tefek değişiklikler görünsede uhrevi kabul edilir .Sanatların en yücesi kabul edilir çünkü taklit ederek veya görerek yada bir birikim sebebiyle oluşmaz .İnsanın Fıtratında olan bir algılama ve uygulamadır.Küçük bir çocuk oturup kitap yazamaz ama küçük bir çocuk müzik yapabilir düşündüğünüzün ötesinde ..eğitim almadan sadece içgüdüsel olarak ona uygundur.Resim ,heykel ,edebiyat mutlaka görülenlerin ,yaşanılanların farklı anlatımıdır ,müzik doğumunla seninle gelir .Bu yüzden uhrevidir.Pisagor ,eflatun Aristo pek çok İlk çağ Düşünür bilim adamları Matematik başta olmak üzere Sanat,astronomi,gezegenler,Müzik,Sanat ve bir çok konuda eserler vermişler bu konular üzerine çalışmışlarıdr..Onlar sonra ise şaşıracaksınız ama İslam Alimleri bu konulara gizli ilimler olarak yaklaşmışlar bu konularda gizli yürütülen çalışmalar yapmışlar ,belki de dünyanın ilk ansiklopedisi sayılabilecek İhvan-ı Safayı kaleme almışlardır..
Bu insanlar son derece İmanlı ,inançlı, eğitimli ve bilim-İslam ayrımını ve birleşimin müthiş bir şekilde bir araya getirmişlerdir.Bu kişilerin eğitimleri neredeyse tüm yaşamları boyunca sürüyordu Onlara göre insanın kötülüklerden, geçici eğilimlerden sıyrılıp, mutluluğa ulaştırıcı bir ahlak ilkesine kavuşması için bilgi gereklidir. Eski Yunan eğitim ve öğretim ilkelerini benimseyen İhvan üs-Safa, dört bölüme ayrılıyordu :
12-30 yaşlar arasındaki gençlerin katıldığı ilk bölümde öğretmenlerin sözlerine uymak, onların gösterdikleri yolda yürümek, düzenli bir nefis eğitimine alışmak gereği vardı.
30-40 yaşlar arasında olanların girdiği ikinci bölümde Dünya ile ilgili felsefi bilgiler öğretilirdi.
40-50 yaşlar arasında olanlar ilahi bilgiler üzerinde çalışırlardı. Bu basamağa erişenler bir takım ilahi sırlar öğrenir ve peygamberlere eşit sayılırdı.
Elli yaşından yukarı olanların kabul edildiği bölüme yükselenler "Melaike-i Mukarribin" denen ve Tanrı'ya en yakın melekler sırasındadırlar. Bu son sıraya girenler, içinde bulunduğumuz alemin ve şeriat kanunlarına bağlı bütün olayların üzerinde bir değer taşırlar....Matematik,Fen ilimleri,Astronomi,Müzik gibi konular ın içinde aşk,iman ,İslam ,vs gibi konularıda kendilerine göre  ana başlıklar halinde belirleyip bunlar üzerinde çalışmalar yapmış sonrasında ise yayımlamışlardır.Eskinin Bilim adamları İmamlardan oluşuyordu ulema denilen bu sınıf gerekli buldukları zamanlarda bir araya gelerek başlıklara ayırdıkları konuları gizli toplantılarda tartışıyor ,tespit ediyor ve en son olarak yazıyorlardı .
İhvan-ı Safa için 12.yüzyılda yazılan Arapçael yazması
İhvan-ı Safa (Arapça: 'اخوان الصفا ) 10. yüzyılda Basra'da ortaya çıkan bir felsefe çığırının taraftarlarına verilen bir addır. Bir nevi felsefe ansiklopedisi mahiyetindeki risalelerini Almanca'ya çeviren Fr. Dietrici, bunların adlarının "Halis kardeşler" anlamına geldiğini söylüyor. 

İhvan-ı safa sıradan insanların idrak edemeyeceği,anlayamayacağı bilgileri ,anlatımları anlıyorlardı.Bugünün sözüyle satır arakarında yazılmayanlarıda okuyabiliyorlardı .


İhvan üs-Safa düşünce ve görüşlerini, felsefi inançlarını "risaleler" yani dergiler adı verilen 52 kitapta toplamıştır. Başkanlığını Zeyd b. Rufaa, sekreterliğini Ebu Süleyman'ın yaptığı Risaleler Gazali (1058-1111), İbn Arabi (1165-1240) gibi İslam dünyasının bilginleri, kelamcıları, filozofları ve sufileri üzerinde geniş bir etki bırakmış, yazarları tarafından felsefe ile dinin uyumunu sağlamaya çalışan, Aristo ve Platon felsefeleriyle, Hermetik öğretileri, Yeni Fisagorculuğu, Sabiilerin öğretileri İslami öğretileri birleştirerek sunulmuştur.
Bu risaleleri yazanlar şunlardır :
el-Mukaddesî, Ebu'l-Hasan Ali bin Harun ez-Zencanî, Muhammed bin Ahmet el-Nehracûrî, el-Avfi, Zeyd bin Rifaa
Din anlayışı ise o dönem için son derece liberal ..kimseye baskı yok amacı hedeflenmiş .
Madde bütün kötülüklerin, eksikliklerin kaynağıdır. Bu yüzden maddeye bağlanmak kişiyi kötülüğe, eksikliğe sürükler.
Tin, Tanrı'dan fışkırmıştır, bütün everni kuşatır, engindir.Bütün öteki tinler, bu engin tinin bir bölümüdür.
Bunlara göre insan bedeni yok olduktan sonra ruh, Tanrı'ya dönecektir. Bütün alemi kuşatan engin ruhun kaynağı olan Tanrı'ya dönüş, büyük diriliştir (ba's-ü Ba'd el-mevt).İhvan üs-Safa çığırına bağlı kalanların ölümü ise, ruhların geldikleri yere dönmelerinden dolayı küçük diriliştir. Öz olan soylu ve yüce olan, ruhtur. Beden geçicidir, ölümlüdür.
İhvan-ı Safa'ya göre insanlar kusurlu da olsa mevcut dinlerden birini seçmelidirler çünkü bu dinsiz olmaktan daha iyidir, ayrıca her dinde hakikatin çeşitli unsurları bulunmaktadır. Mezhepler konusunda da İhvan-ı Safa liberal bir tutum takınmakta ve takipçilerine mezhep taassubundan uzak durmalarını öğütlemektedir. İnanç bir seçim işi olduğu için bu konuda kişilerin zorlanmasından, herhangi bir dine inanmaya mecbur tutulmalarından yana değildirler İhvan-ı Safa yazarları. Ancak dinin topluma ilişkin bazı kuralları toplumun huzur ve refahını sağlamaya yönelik olduğundan sosyal düzenlemelerin konusu haline gelebilir.
Allah aşkıda bilim olarak kabul edilir müzikte bilimdir.Seslerin birbirine uyumununu yaradılışla bağlantılı olduğu düşünülür.Akord edilirken gezegenlerin ve elementlerin uyumlu olarak  kullanılması ile ,yine gezegen dönüş seslerine göre ayarlandığı söylene gelir. 
Peki müzikle Allah aşkı bağlantısı nedir diye düşünülebilir.yardılışımızda olan müzik ,doğumla gelişimizle vardır.Bedenlenmeden önce ise ruh olduğumuza göre öncesinde ne yaşadık ki bu yetenek bize veriliyor? İhvan-ı safa da anlatılan Allah aşkı ,ilahi müzik ,Meleklerin sesi ..hepsi tek bir yerle bağlantılı çok öncesi ile ...Bezm-i Elest ..
Bezm-i Elest :İnsanların Yüce Allah’ın birliğini ikrar, Rablığını tasdik ettikleri vakit ve bu toplantının ismidir.
Allahu Tealâ, kıyamete kadar gelecek bütün insanların ruhları ve baba sulbündeki zerreleriyle bir anlaşma yapmıştırBu anlaşma, Kur’an-ı Hakim’de şöyle anlatılır:“Ey Rasulüm! Onlara o vakti hatırlat, hani Rabbin, Ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendi nefislerine şahit tutarak: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? dediOnlar da: Evet, sen bizim Rabbimizsin dediler (Onlarla birlikte Biz ve meleklerimiz buna) şahitlik ettik ki, kıyamet günü: Biz bundan gafildik, haberimiz yoktu demeyesinizYahut, bizden önce babalarımız Allah’a ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen bir nesildik; onların izinden gittik Batıla dalanların yüzünden bizi helak mi edeceksin? şeklinde küfrünüze mazeret ileri sürmeyesiniz diye böyle yaptık” (A’raf/172-173)


1- Allah'ın insanlardan aldığı söz insanın dünyaya gelişinden önce gerçekleşmiştir. Bütün insanların zürriyeti Âdem'in sırtından zerreler halinde çıkartılmış, ruh ve akıl verilerek kendilerine hitap olunmuş, onlar da sözlü olarak cevap vermişlerdir.
2- Nass'larda sözü edilen sözleşme mecâzî anlamda olup ruhlar âleminde değil, bedenlerin yaratılmasıyla gerçekleşmiştir. İnsanın Allah'ın varlığını ve birliğini kavrayabilecek bir nitelikte yaratılması sözlü olmayan, fıtrî denebilecek bir ahit ve misak niteliğindedir. Bu iki görüşten ilkini insan türüne ait genel bir sözleşme, ikincisini de her ferdin bizzat yaptığı sözleşme şeklinde değerlendirmek mümkündür





sonuca gelirsek ....İnsanlardan alınan  söz dünyaya gelişimizden önce gerçekleşir . Bu ilahi ses, ilahi müzik ,orada duyduğumuz ses..
Doğumuyla  müzikle gelen ise; ömrü hayatı boyunca yaratılışından önce duyduğu ,Bezm-i Elest te duyduğu sesi bulmaya çalışır onu taklit etmeye çalışır onun için Çalar ,o sebeple söyler,o sebeple beste yapar.O ana duyduğu özlemdir ,hatırlamaya çalışır.. düşüncesi vardır ..Tabiki bunlar çok detaylı incelenmesi gerekn ,felsefi konular.Bir çok önemli islam Alimi Yıllarca düşünüp ,araştırıp çalışıp bunları kitap halinde toplamışlardır.
o haram bu haram ..bırakın bu işleri be kardeşim ..Sizler önce İslam felsefesini anlayın ki nasıl yüce bir dindir bilin..bilin ki cımbızla seçtiğiniz ,kafanıza göre çevrimlerle aklınıza uygun olanı seçip yasaklı olanları bulmaya çalışmak İslam değildir .Şeytan yakınlarınızda kol geziyor ..BUnları bırakın muhteşem İslamiyeti anlamaya çalışın ,Allah aşkı ile meşk edin ;Mevlana gibi bu aşkla dönün ..cımbızları bırakın kelimeleri bırakın Allahu Tealaya dönün ...
Müzikle ,enstrumanla uğraşacağına ..Ahlaklı yaşamak,Temiz olmak ,bilimle uğraşmak ,Allah için iyilik yapmak ,Hayvanlara eziyet etmemek,başkasının kadınına ,kızına bakmamak ,Çalmamak ,yalan söylememek ,vicdan sahibi olmak,dini para gibi harcayanlara karşı durmak ..kanka önce bunları yapın sonra kadın haram ,müzik haram diye zırvalamaya  başlayın bence ..
kapişşşş

psy

ONCE UPON A TIME ADAKALE WAS IN THE TUNA RIVER

When I was looking for Ottoman time fairy tails I found out about Adakale. The history of A little island fascinated me and I couldn't s...