Saturday, July 28, 2012

KAMRAN USLUER Seni Özledik



Kamran Usluer sadece doğum tarihi ,oynadığı roller veya aldığı ödüller,öldüğü tarih değil.Nereye baksam farklı bir şeyler görmedim .Bilinen ,sıradan anlatımla yazılmış iki satır ve aldığı ödüller ,filmleri,ne kadar başarılı olduğu.
Ben ,Kamran Usluer gibi kimselerin ,hayatımızda iz bırakanların iki satırla hatırlanmasından mutsuzum .O insanların hayatlarında yer etmiş,etkileri olmuş,kavgaları ayırmış,barışmaları sağlamış,beraber oynadığı gençleri cesaretlendirmiş,akıl hocaları olmuş,baba gibi kol kanat germiş bir insan .Bazen eğlenmeye gitmiş ,güzel bir çilingir sofrasında dostlarıyla gülmüş,o muhteşem kahkasını atmış.Bazen deniz kenarında demli çayını içip yeni yapacağı film için görüşme yapmış ,rolünü çalışmış ,provalara gitmiş.
Zaman zaman trafikten şikayet etmiş,ne olacak bu memleketin hali demiş ,yada bırakın işinize bakın demiş .
Zaman zaman üşüttüğü için kuliste ıhlamur içmiş ,nasıl ateşinin çıktığını anlatmış ;Yani şu anda hepimizin yaşadığı şeyleri yaşayan gerçek bir insan .İki satır ve listeden oluşmuyordu sadece..
Peki benim neyim ki buna ihtiyaç duydum ve yazdım?!!
Hiç bir bağlantım yok ...
Lisedeyken, Hayat onunla karşılaşma şansını verdi bana.Sanırım ''İlk Gençliğim'' Oyunu  sahneleniyordu.Yıldıray Şahinler ve Kamran Usluer bu oyunda görev alıyorlardı.
Arkada oyuncuların kulisin ,dinlenme odasında kendisini tebrik ettim , delici bakışlarından epeyce ürkmüş haldeydim .Hem nasıl kaçabilirim diyordum hem etkisinden çıkamıyordum hipnotize olmuş gibiydim .Ses tonu ,enerjisi ,mavi gözleriyle birleşiyor sizi yaşam dolu bombalarlar yerden yere vuruyor ,aynı zamanda yeniliyordu.Neler anlatığını çok net hatırlamıyorum ..O kadar isterdim ki hatırlamayı ..Her biri altın değerinde sözlerdi eminim ..veya değildi ..önemli olan ,o anlardan biraz çok ça hafızamda kalmasıydı ..
Oturduğu koltuktan güneş dolu gülümseyen yüzüyle bana baktı ve dedi ki ...
''senin gözlerin çok güzel rengi ,biçimi''
ben  kemküm edip birazda havaya girmiştim ki !!
''ama bakmayı hiç bilmiyosun ''
Yanaklarımdan bir ateş kulaklarıma doğru yayılmaya başlmıştı.Çook utanmıştım ,kendimi çirkin ,salak bi tip gibi hissettim...Yüzümdeki kırmızılıktan veya ,gözümdeki üzüntüden etkilendiğimi anlamış olacak ki , hemen gülerek devam etti..
''sadece güzel gözlerin olması bakmayı bilmiyorsan hiç bir işine yaramaz.Madem sanatçı olmalıyım diyorsun bunu öğrenmen ,anlaman gerekir '' dedi
Yavaş yavaş merakım utancımı yenmişti ..
''Peki nasıl bakmalıyım ,sizin gibi ''dedim cesaretlenip...
''Sana sırrımı veriyorum o zaman ama bunu Ruhunla yapmalısın ,içindekini gözlerinle dışarıya yansıtmayı öğrenmelisin ''dedi
''Ben güzel baktığımı sanıyordum ,güzel gözlerim olduğunu söylüyorlar ''dedim 
''evet,güzel gözlerin var ama hiç ifade yok ..ne düşündüğün belli değil ,bana mı bakıyorsun ,gözün mü dalıyor,aklında bir şey mi var,bir şeyi mi hatırlamaya çalışıyorsun ? hiç bir şey anlaşılmıyor ..sadece bakıyorsun ''dedi
''Nasıl yapmalıyım ,bu çok zor ''dedim 
Yine gülerek,ciğerini delen ,gülen bakışlarıyla ..
''aynanın karşısına geç ve çalış ...Karşındaki dünyanın en önemli insanıymış ve ilk defa görüyormuşsun gibi tüm düşüncelerin ,duygunla bak ..Aslında telepatik bağlantı kurmaya çalışma gibi ..Tüm dikkatini karşındaki insana yoğunlaştırıyorsun .Bakışınla ,sözlerini destekliyorsun ..gözlerini kaçırarak konuşma ..beyninin içini görmeye çalışır gibi bak ,..dedi
hatırladıklarım bunlar...

bir süre ayndan çalıştım ..kısa zaman sonra insanlardan gelen tepkiler değişti ..bize baktığın zaman  içimizi okuyor gibisin dediler .Şimdilerde ve daha önce aldığım tüm o ''sen çok farklı bakıyorsun ,çok güzel ,çok etkileyici '' sözleri ve övgüleri hep onun benimle yaptığı o 5 dakikalık konuşma sayesinde olmuştur.Benim hayatımda 2 günde bir mutlaka aklıma gelme sebebi ne oyunları ,ne filmleri,ne başka bir şey ..Benim hayatımı etkilemesi yüzünden önemli oldu .Ben ve benim gibi çok insanın hayatına dokunup ,doyasıya yaşayıp bizlerden ayrıldı .Birde rahmetli dayıma çok ama çok benziyor o sebeple de her hatırladığımda içim sızlar..hepimiz öleceğiz bir gün ama umarım onun gibi pek çok şeyi hayatımıza sığdırabilip ,başarıp öyle veda ederiz.isterim ki Kamran Usluer le ufacıkta olsa anısı olan herkes bu yazının altına yazsın;Onun doğum ve ölüm tarihinden çok fazla bir insan olduğunu okuyan herkes anlasın .
Seni çok özledik Kamran Usluer 






Ocak ayının ilk günü 1937 yılında İzmir'de doğmuş. Otuz yılı aşkın emek verdiği Türk sinemasında en çok Eşkıya'daki Berfo ve Salkım Hanımın Taneleri'ndeki Halit Bey karakterleriyle tanınır.
İstanbul Şehir Tiyatrolarında uzun süre çalışmış, buradan 2002 yılında, yaş haddinden emekli olmuştur. Ayrıca, uzun yıllar seslendirme yapmıştır.
Akciğer kanseri nedeniyle uzun süre tedavi görmüş, ancak 2004- 27 Temmuzda tedavi gördüğü Acıbadem Hastanesi'nde vefat etmiştir.


Rol Aldığı Bazı  Oyunlar 


Meraki

Önce İnsan

Huzur

İlk Gençliğim

Kral Lear

Oidipus

Sarıpınar 1914(Reşat Nuri G.)

Müfettiş(Nikolai Gogol)

Yumurta(Oyun)

Zenginin Maceraları(Tunca Yönder ve Birkan Özdemir


Oynadığı Filmler 
Yadigar (TV), Musa Dayı - 2004
Karşılaşma, Hikaye Anlatıcısı - 2002
Gülbeyaz (TV), Demir Demiroğlu - 2002
Yeditepe İstanbul (TV), Sadi - 2001
Martılar ve İstanbul - 2000
Salkım Hanımın Taneleri, Halit Bey - 1999
Sıcak Saatler (TV) - 1998
Eşkıya, Berfo - 1996
Aziz Ahmet (TV) - 1994
Süper Baba (TV) - 1993
Raziye - 1990
Hiçbir Gece - 1989
Kaldırım Serçesi - 1989
Aşkın İlk Yarısı, Suat - 1987
Ses - 1986
Gelmeyin Üstüme - 1986
Kıskaç - 1986
Çıplak Vatandaş - 1985
En Büyük Şaban, Faik Bey - 1983
Nasıl İsyan Etmem - 1982
Kırık Bir Aşk Hikayesi, Bedri - 1981
Emekli Başkan (TV) - 1979
Kanal, Haşim Ağa - 1978
At Gözlüğü - 1978
Özgürlüğün Bedeli (TV) - 1977
Gençlik Köprüsü, Tarih Öğretmeni - 1975
Enayi - 1974
Esir Hayat, Ali Rıza - 1974
Endişe - 1974
Zavallılar, Mahkum avukat - 1974
Vurun Kahpeye, Uzun Hüseyin - 1973
Ben Doğarken Ölmüşüm - 1973
Düğün, Halil - 1973
Patron - 1973
Gelin Hıdır - 1973
Yaralı Kurt, Polis - 1972
Alın Yazısı, Beşir - 1972
Gökçeçiçek - 1972
Tarkan Altın Madalyon, Atilla - 1972
Seslendirme
Tanrıların Tahtı Nemrut Dağı - 2000
Ödülleri
5. Adana Altın Koza Film Festivali, 1973
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Gelin)
12. Ankara Film Festivali, 2000
En İyi Erkek Oyuncu (Salkım Hanımın Taneleri)

her sevda bir veda bin ceza-canlı sevda karababa


Friday, July 20, 2012

Başbakan Tayyip Erdoğan 'a HBV yasallaşsın Dilekçesi

                                                                                                                                                          

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                   20.07.2012
Türkiye Cumhuriyeti Milletvekilleri ve Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan,

Bizler Tc. vatandaşları olarak bizleri temsil etmeniz için sizleri seçimle görevlendirdik.Çünkü bunu yapabilecek kalifiyede ve güvenilir olduğunuza,vicdanlarınız olduğuna ,Allah inancını ve korkusunu taşıdığınıza inandık .En önemlisi vicdanlarınızın olması ve aldığınız her kararda bu doğrumu yanlışmı diye elinizi kalbinize koyduğunuzu ve düşündüğünüze olan inancımız.Çünkü bizi temsil etmeniz için sizlere güvendik ,çocuklarımızın,yaşlılarımızın,gençlerimizin,kadınlarımızın,hayvanlarımızn,ailelerimizin,ülkemizin ,evlerimizin,mutluluğumuzun geleceğini sizlerin ellerine bıraktık .
Gelişmekte olan bir ülkeyiz,pek çok olumsuzluk  düzeliyor farkındayız... yavaşta olsa düzeliyor.Ancak bir ülkenin gelişmişliğini, korunmaya muhtaçlara nasıl davrandığına bakarak anlayabiliriz.Bütün dünyada evrensel bir kuraldır ''Önce en alt seviyeye bak !''
Bizler;Merhametli ,vicdanlı ,inançlı insanlarız peki biz bunu ne zaman gösteriyoruz?Eğer benim gelişen ülkemde hayvanlara tecavüz,işkence,dayak ,ölüme terk etme gibi olaylar yaşanıyorsa ben diyorum ki o zaman nerde bizim merhametimiz ,nerde vicdanımız,nerde inancımız?
Allah'ın yarattığı her can kutsal değilmidir ,biz kendi canımızdan ve ve O'nun yarattığı canlardan sorumlu tutulmayacakmıyız?Kendini savunamayan,konuşmayan hayvanlar Allah'ın bizi sorumlu tuttuğu canlardır .O zaman nerde bizim inancımız ?Gölge arayan susuz kalmış hayvanı sopayla kovalamak mı,hasta yeni doğmuş yavruyu güneşin altına sokağa atmak mı,tecavüze uğrayan defalarca insanlar tarafından ,sonra dövülen köpekler mi ,kırık şişeyle karnı parçalanmış ,boğulmuş ,ezilmiş kediler de mi inancımız gösteriyoruz?Bir ülke vatandaşları  bunun yapılmasına göz yumuyorsa tecavüz edenden ,öldürenden,boğandan ,dövenden farklı değildir.Aynı merhametsizliğe onlarda sahiptir;çünkü suça zulme göz yumar ,başını çevirir.
Ben devletimi suçlamıyorum ,yönetmek için seçtiğimiz sizleri suçlamıyorum ...Ben Bu milleti suçluyorum ;Çünkü bunun olmasına engel olabiliriz .Gelişen bir ülke olarak korunmasızlarımıza kol kanat germeliyiz .Yaşlımızı ,kadınlarımızı,çocuklarımızı,hayvanlarımızı korumalıyız.Dışardan yaldızla boyamayıp gerçekten ülke olarak ışıl ışıl parlamalıyız.En dipten ,en üste kadar birbirinden sorumlu,duyarlı ,çevresine bakan ,temiz ,birbirine saygılı bir toplum olmalıyız.
Ve vatandaşlar olarak temsilcilerimiz sizlerden ve Başbakanımız Tayyip Erdoğan'dan tüm ülkemizde yasal olarak Hayvan Bakım Vergisi 'nin bizlerden alınmasını talep ediyoruz.Pekçok faturaya eklenen pek çok ne olduğunu anlamadığımız masraf ve vergi var.Biz diyoruz ki ;arabamız,evimiz,telefonumuz,suyumuz,elektiriğimiz,çöpümüz ve yollarımız için vergi ödüyoruz .Hayvanlar için bu emanet canlar içinde vicdanlı ,merhametli Türk milleti olarak HBV(Hayvan Bakım Vergisi)nin de yasallaşmasını istiyoruz ki bu sayede  tüm ülkemizin utancı sona ersin gerçekten parıldayalım örnek olalım.Sadece alınacak 1 tl ile bu canların bakım arazileri,veteriner hekimleri,bakıcıları,dolaşabildikleri bahçeleri ,yemekleri olacaktır.Bizde ölümlere,işkenceye ,tecavüze ,zulme göz yummadığımızı ,yapanlarında yanında olmadığımızı ,onlardan olmadığımızı gösterebileceğiz.Çünkü millet olarak biz bu sorumluluğu alacağız masum olan canların emanetine sahip çıkacağız .

sevda karababa



tecavüz mağduru maviş ,tekrar sokağa bırakılıcak bakılamıyor







Thursday, July 19, 2012

Kemane Rock Müzikte Nefes Aldı



 Kemane çalmayı bırakalı uzun zaman oldu .Arada bir gerektiğinde yada ,nazlı sesini özlediğimde yıllanmış sazımı çıkarıp ağlamasını dinlerim .Kemane mazlum ,derin bir sese sahip.İddası yoktur ,asildir,ince ince anlatır derdini.Konservatuara girerken hayalimde onu çalmak yoktu hatta ne olduğunu bilmiyordum .Tanıdım sevmedim ,sevdim aşık oldum .Ancak hayattaki seçimlerimiz bizi farklı yerlere taşır .Ozan 'la sınıf arkadaşıydık ,uzun yıllardır onunla ne görüşmüş ne konuşmuştuk .Tesadüfler sonuc ,tekrar okula dönmemle yine buluştuk .Yaptığı müziği dinledim.Kemaneye yeniden aşık oldum,yeniden çalmaya başlamalıyım dedim ,heyecanlandım .
Kalıpların ötesine taşımış bir Halk Müziği Sazını tamamen başka bir anlayışta görmüş .Müziğini ifade etmek için aracı kılmış.Rock müziği çok sevmesi onu enstrumanından ayırmamış aksine sevdiği herşeyi ruhunda yoğurup kemanenin sesiyle ,besteleriyle dile gelmiş . Müziğine isim vermekten kaçınıyor ,enstruman sadece bir tahta parçasıdır diyor .Ona duyguyu çalarak siz verirsiniz diyor.Enstruman kutsal bir şey değil insan etkeni olmazsa bir değeri kalmıyor ..İnsan ruhuyla hayat buluyor  diyor.Enstrumanlarda geleneksel olanın yanında ,enstrumanistin yaratıcılığınıda geliştirecek ,özgür bırakacak çalışmalar olmalı diyor.Düşündüğü albümü yapabileceği bir şirket bulamıyor çünkü şu ana kadar yapılmışlardan farklı bir çalışma olmasını istiyor.Ben virtüöz albümü yapmak istemiyorum ,geleneksel türküleride çalmayacağım ,sadece bestelerimi sunmak istiyorum  diyor ..Burada enstrumandan çok başrolde besteleri var .
 Benim dinlemekten müthiş haz aldığım bir tarzı var.Enstrumanı alışılmışın dışında çalıyor olması da büyük etken  tabi .Şimdi bende bana söylediğini yapacağım .Senin gibi çalmak için ne yapmalıyım dedim ?
Kendi müziğini çal ,hissettiğini çal yeter dedi..Kemanem bakımdan geldikten sonra denemelere başlayacağım .Bestelerimi çaldığımda ortaya ne çıkacak çok merak ediyorum.
Ozan'la mini bir sohbet yapmak için Konservatuarda ki odasına gittiğimde öğrencileride vardı ..Beni öyle onore ettiki size anlatamam:)Onlara dediki ...Size bileğiniz ve elinizle alakalı söylediğim her söz ,azar işte bu insan yüzünden oluyor ..Çünkü benim hocamdır ...dedi :)inanılmaz bir gurur ,inanılmaz bir duygu anlatamam ..Elbette ki hocası değildim Ozan ın .O zaten çok seviyor ve çok iyi bir öğrenciydi ..Bitirme sınavımızdan önce bileğindeki hareketsizlik sebebiyle devam edemeyeceği endişesini yaşıyordu .Bende başka bölüme geçecektim ..Kemane yi bu kadar gönülden seven bir insanın sadece bilek yüzünden ondan vazgeçmesi çok üzücü olurdu ..Ben sana öğreticem dedim ve en fazla 10 dakika da o problemi halletmiştik Bende ilk başladığımda aynı sorunu yaşıyordum ve bulduğum çalışma yöntemini ona aktarınca herşey hallolmuştu.Minicik bir katkı diyelim biz buna :)Ancak bunu herzaman söylemesi göğsümü kabartıyor orası ayrı :)Daha sonra Ozan la yaptığım mini sohbetide ekleyeceğim ..Şİmdilik bu kadar..



Ozan Bircan Ne Diyor?
Ozan Bircan was born in 1976 in Istanbul, Turkey. After the elementary school, he focused on music for his rest of education life. Ozan Bircan continued to study Kemane and folk music at Turkish Music State Conservatory of Istanbul Technical University in middle school, high school, and for also his BA. In 2007, he earned his master's degree from Halic University. After his graduation from the college Ozan Bircan worked as a Kemane artist in TRT (Turkish Radio and Television) between 1996 and 2004 then he worked as a music teacher for the Ministry of Education between 2001 and 2003 at last instructor in Istanbul Technical University Turkish Music State Conservatory between 2004 and 2006. In his home country Turkey and aboard, he performed with various musicians and appeared in stages as a soloist. He performed in worldwide festivals such as International Folk Dance Festival (1998/Italy), 1st Sabah International Folklore Festival (2001/Malaysia), Mersch Festival (2002/Luxembourg). He took place in concerts and workshops. He also performed for a charity to help to the children injured in earthquake, by travelling Japan with Arkadas Ensemble, in 1999. Ozan Bircan has been involved in albums of numerous artists and groups. In the country and international concerts, he has joined TV and radio programs. He has assisted in many films and soap operas' music also directed and trained many music groups. He has been keep working for his experimental studies about construction of Kemane and performing Kemane. He has mostly completed preparations of his first solo album.  



 Kabak kemane, Türk Halk Müziği'nin telli, yaylı ve deri kapaklı sazlarımızın tek örneğidir. Menşei Orta Asya'ya dayanmaktadır. Kabak kemane, Türkiye’de özellikle Batı Anadolu’da Ege Bölgesi’nde) yaygın olarak kullanılan bir sazdır. Kabak, kabak kemane, rebap (Güneydoğu Anadolu’da rubaba, Hatayyöresinde hegit) ve ıklığ gibi adlar ile bilinmektedir. Orta Asya Türkmenlerinin Gijek adını verdiği ve Azebaycan halk müziğinde Kemança adıyla kullanılan çalgı da aynı köktendir. Gövdesi kabak veya hindistan cevizi, göğsü deri, iki veya üç telli olan bir halk çalgısıdır. Yörelere ve biçimlerine göre farklılık gösterir. Su kabağı sap kısmından 1/3 oranında kesilir. Bu bölüme tekne adı verilir ve üzeri eskiden tavşan, günümüzde ise yürek zarı ile kaplanır. Tekne çapı yaklaşık 10-15 cm arasındadır. Tekneden sonra sap ve burgular gelir. Gövdenin en alt kısmında, çalgıcının kabak kemaneyi dizine dayayıp çalması için demir çubuk vardır. Bu çubuk aynı zamanda kabak ile sapın birbirini tutmasını da sağlar. Kemane perdesiz bir çalgı olduğu için her türlü kromatik ve komalı ses elde edilebilir. Ses genişliği, 2,5 oktavdır. Kabak kemane geçmişten günümüze kadar otantik görünüşünü korumuş bir halk çalgısıdır. Türkler kemane ve kemençe kültürlerini üç kıta üzerine yaymışlardır. "Iyık" Altaylarda "Yançak komus", Kırgızlarda "Kıl Kıyak", Türkmenlerde "Gıcak" gibi isimlerle anılmıştır. Kabak kemane yapılırken Su kabağı yukarı doğru incelen boğum altından kesilir ve üzerine yürek zarı veya deri geçirilir. Daha sonra kabağa ağaçtan sap (kol) monte edilir. Kemanenin aslı üç telli olup, daha geniş ses elde etmek için daha sonraları dördüncü bir tel ilave edilmiştir. Kabağın çapının büyük veya küçük olması elde edilecek sesin tiz veya pes olması sonucunu doğurur. İki eşik arası (üst ve alt eşik) normal şartlarda 32-33 cm. uzunluğunda olmalıdır. Ancak derinin az veya çok gergin olması bu uzaklığın değişmesinde etkendir. Su kabağının yanı sıra dut ağacından da kemane yapılmaktadır. Şu anda kemanede normal bağlama telleri (çelik ve sırma) kullanılmaktadır. Ancak kemanenin doğal yapısı ile orantılı olarak keman telleri de kullanılabilir. Kemane at kılıfından yapılmış yay ile çalınır. İyi, kaliteli ve gür ses elde etmek için kıllar üzerine reçine sürülür. Tizden peste doğru, bağlama ya göre 1-Re, 2-La, 3-Re, 4-Sol şeklinde (tunere göre F,C,F,A#) akort edilir.



https://www.facebook.com/ozanbircanofficial






Wednesday, July 18, 2012

Hasan Başkan Candır-Bumerang Etkisi-Secret Yalanı

İnsanın hayatında kolay kolay yaşayamayacağı bir tecrübe ve duyguyu yaşadım .Geçenlerde Twitter da yaşlı bir karı koca ile alakalı detay paylaştım .Bu yaşlı amca engelli karısını hergün üşenmeden yakındaki ormana getiriyor .Başından hiç ayırlmıyor vede bunu yaz kış demeden yapıyor ben senelerdei bunu görüyorum .Ufaklığı gezdirirken ormanda yine onlara rastladım ve hikayelerini merak ettim bide fotoğraf çektim.Muammer amcanın ellerinde de bir sorun var.hakikaten epeyce sıkıntı yaşıyorlar.Onlarla birazcık ayaküstü sohbet ettim geçmiş olsun dedim .Muammer amca dediki ..Sorma Allahtan başımıza bir kaza geldi isyan etmiyoruz, şükür karım ölmedi ancak bir dileğimiz var .Havva Teyzede utana sıkıla akülü araba istiyoruz dedi.Muammer amca ,iyice elden ayaktan düşersem karıma kim bakar ,iyice yaşlandığımda ben onu nasıl sağa sola götürebilirim korkusunu yaşıyordu gözleri dolu dolu oldu ikisininde.Bu devirde rastlanmayan bir sevgiyi gördüm .Bazıları karısını ölüm döşeğinde bırakıp ,gözünü kırpmadan terk ederken ,bazıları bana bişey olursa ona kim bakar korkusuyla ağlıyor.Sevgi var,vicdan var ;bazıları bunlara ömrü boyunca sahip olamıyor.Bende müsade isteyip bir fotoğraflarını çektim ..daha önce başvurdukları ümraniye belediyesinden cevap bekliyorlarmış.Eve gelip keşif yapmışlar ,raporları hazırlamışlar ama ses seda yokmuş en azından şimdilik yok haber bekliyoruz dediler.Ben Hasan Can başkana ulaşmaya çalışacağımı ,kendisini durumdan haberdar edeceğimi belki bu şkeilde işlemlerin hızlanabileceğini söyledim.Telefonlarını aldım evime doğru gitmek üzere arabaya yürüdük küçük köpeğimle .

Açıkçası ben Hasan Can 'ı şahsen tanımam sadece ilçesi için çok fazla şey yaptığını biliyorum .Büyükşehir belediye başkanı olacak biri varsa oda Hasan Can 'dır .Konserler,etkinlikler,kurslar,parklar,insanların sokağı çöpten görünmezken günde iki defa süpürüldüğü oluyor sokakların .yaz ayı olmasına rağmen hiç sivrisinek olmuyor çevrede.çöp yok çünkü hiç biyerde.İnsanlar yararlansın diye spor merkezi dahi var havuzlu vs.Bende bir şansımı deneyeyim dedim o gece kendisine mesaj attım 5-6 tane ..Cevpa gelmezse direkt belediye ye gidecektim yada SEda Sayan 'dan yardım isteyecektim .Biliyorum ki yufka yürekli ,elinden geleni yapan bir insan .sürpriz oldu ve sabah Hasan Can başkan dönüş yaptı ..Tatilde olduğunu ama Engelli yardım bölümünün müdürüne ulaşmamı onun yardım edeceğini söyledi.Biliyordum ki içi içine sığmaz ,öyle dese bile bişeyler yapacaktır Hasan Can .Ben sevinçten havalara uçarken 2 saat sonra Havva teyzeleri aradığımda ,belediyeden aradıklarını en yakın zamanda akülü arabayı getireceklerini söylemişler.Sevinçten ağlıyorlar ,ne diyceklerini bilemiyorlardı .Ben o kadar büyük mutluluk yaşadım ki size anlatamam.Böyle bir başkan varmıdır acaba 11 saat içinde bu insanların dileklerini tatildeyken bile gerçekleştirdi.çok zaman geçmeden Hasan Can başkan Havva hanımın yeni arabasıyla görüntüsünü bana yolladı .Hayırlısı olsun Havva hanım arabasına kavuştu mesajıyla .
yeni akülü arabası ile Havva Teyze

Muammer amca ve eşi ve ben

komşular ve Havva teyze ve ben

Şunuda söylemeden geçmemek lazım,bu insan bu düşünceli davranışı yaparken ;ne benim sanatçı  olduğumu biliyordu ne de Tv ye çıktığımı ,basından dostlarım olduğunu .Tamamen bir vatandaş ın duyarlı davranışı şeklinde değerlendirdi.Bu zamanda hep kötü şeyler oluyor ,hep eleştiriyoruz ama güzel şeylerde oluyor ,çalışan idarecilerimiz ,vicdan sahibi temsilcilerimizde var .Hasan Can gibi .Kendisi banada teşekküretti çevremde olan bitene  duyarlı olduğum için .Ve bizim görevimiz zaten bu değilmidir ki dedi.ne mutlu bir kardeşimizin derdine derman olduk dedi.Bende Hasan başkan eğer biz birbirimizi korumazsak ,iyi davranmazsak yaşamamızın ne anlamı olurki dedim .Ben aracı oldum siz dileklerini gerçekleştirdiniz tüm samimiyetinizle dedim .Bu sebeple olan mutlulukta bana yeter dedim .Bana kalırsa yaptığı çalışmalar ve çabaları ile Hasan Can büyükşehir belediye başkanı olmaya çok yakın.Benim oyum ona zaten.Bazıları var Melih Gökçek gibi show peşinde bazıları var vatandaşa, Allah'ın kullarına hizmet yardım peşinde.Yöneticiler şunu asla unutmamalı ....Hersey halkın elindedir ,halk bizi sen temsil et diye birilerini görevlendirir.Bunun yapılamadığını farkettiğinde bu kişiyi görevden alır .Herşey halkın tasarrufundadır .Lider olarak seçildiğiniz yada temsilci olarak ..seçildiğinizi unutmayıp benim görevim halka hizmettir çünkü bu sebeple burda bulunuyorum sizin ezberiniz olursa ..bazı şeyler doğru işlemeye başlar .sevgide ,saygıda sonsuz olur her kesimden ..ayrım yapmadan .
Evlerine ziyarete gittim ,tüm mahallede bayram vardı ..Akrabaları köyden telefon açmışlar benimle görüşmek için hepsi Allah razı olsun dedi defalarca .Bende Hasan Can başkana teşekkür ederim bu yaptığı için .Tüm mahalle oyumuz Hasan Can a diye bağırıyordu ben arabaya doğru giderken ..Ama  ben biliyorum ki oy için değil ,vicdan sahibi olduğu için yaptı .Havva teyze ben artık normal yaşayabilirim dedi .Son cümlesi buydu


Çevremizde son derece boş yaşayan ,zevzek adamlar ,kadınlar var.son derece yüzeysel ,yardım etmenin ne olduğunu bilmeyen kişiler .Bu olaylar olurken ben twitter dan paylaştığımda o kadar saçma msj lar alıyordum ki size anlatamam .Garip bir şekilde boş muhabbet peşinde olan ,garip şakalar yapan insanlar var.Senin ne için çabaladığın umrunda değil ..bikinimin rengi ne olsun desem 50 tane cevap gelir ..boş şeyler konuşuyorlar ..iki yüzlülük değilmidir bu ..öyle kötü böyle kötü ,yardım edin ,bir kap su  vs gibi olaylarda en öndeler ..ama bişeyler yapalım dendiğinde hemen  kayboluverirler .Bu kadar önemli gelişmeler yaşanırken birinin çıkıpta klip ne zaman demesi saçmalığı ise alası ..oluyor.İki yüzlü ,iyilik yapmayan ,bencil insanları sevmiyorum .
Farkettimki siz yaşam zinciri içinde karşılık beklemeden iyi olduğunuzda kainat size iyi bişey veriyor,huzur veriyor.Bumerang etkisi koydum adını .Böyle bir tanım varmı bilmiyorum ama Einstein ın söylediği söz doğruluyor sanki ''insanlar söyledikleri herşeyin  binlerce yol katedip kainatta...sonra kendilerine geldiğini bilseydi düşünmeden bu kadar çok konuşurlarmıydı ?''
Secret denilen istemek odaklı anlayış kapitalist düşünce biçimine ait. Sadece istiyorosun .İçinde birşeyler vermek yok  .Zengin kesimin ,kapitalizmin patronlarının hayat anlayışından öte bişey değil .Bencillik ,kendini düşünme ve sadece çok kazanmaya yönelik bir yapı .Bende diyorum ki istemeyi bırakın birşeyler yapın ve birşeyler verin ki bumerang etkisi ile size geri dönsün .Sadece hep bana hep bana demek yanlışların en büyüğü .Çevrenizde ki herşeyi takip edin ,sorular sorun ,öğrenmeye çalışın ,iyi olmaya çalışın ..gerisi teferruat

Tuesday, July 10, 2012

Laptop Fan Temizliği






küçük alet çantam
Öncelikle bu işlerden anlamıyosan hiç bulaşma kanka .Mekanik hafızan yoksa hiç ötesi bulaşma .Cihazı yeniden toplama şansın olmaz ..sonra yetkili servis ararsın .Ayrıca ben açıp tozu ,kiri aldım ama ..sigorta kapsamında değildi artık o sebeple ..sigortan devam ediyorsa sakın sakın sakın..
laptop kuzu gibi yatıyo

Biraz fazla sesli çalışmaya başlayınca dizi izlerken rahatsız olmaya başladım o sebeple bir temizlik şarttı ..bide sağolsun bi aklı evvel arkadaş düşürünce..parça kırlıdı içinden ..onu yapıştırmam gerekli oldu .


laptopu bir zemin üzerin yatıralım fişini çekelim ,pili çıkaralım ..vidaları tek tek çıkaralım ...unutmamak istiyosanız çıkardığınız yerin hemen yanına koyun..                  
fanın olduğu bölüm



söküp takma işlemlerinde son derece nazik olmak lazım ..minicik devreler filan kopar mopar ..aman ha ..tozlu yerleri minik bir fırçayla hafifçe bastırmadan temizliyoruz ..


Monday, July 9, 2012

Çeşmeyi-Bodrumu Geçin Çİftliğe gelin










  Yıllardır süre gelen doğada uzaklaşma maratonumuz nihayet kişisel çabalarla ortaya çıkarılan alternatif seçeneklerle sona mı eriyor ne ?
Benim gibiyseniz tatil yerine gidip bardı,restaurant tı,plajdı ,kalabalık,trafik,gürültü,hiç bir şey yapmama ,can sıkılması yaşamaktan hoşlanmıyorsanız ..Bunları yaşamaktan kurtuldunuz çünkü Buğday Derneği doğadan kopuş sorunumuzu kısmen azaltmaya çalışıyor.2002 yılında başladıkları bu macera katlanarak sürüyor.Sabahın gelmesiyle doğaya açıyorsunuz gözleriniz ve toprağı ellerinizle işleyip bitkilerle haşır neşir olup yaşama dokunarak zaman geçiriyor,çalışıyorsunuz






 gönüllü olarak gittiğiniz için hangi duruma uygun olursanız o alanda çalışabilirsiniz ..kalacak ve yiyecek onlar tarafından sağlanıyor.Bu şekilde tüm dünyada gezen çiftler ,gönüllüler var..Newyork ;Avusturalya,Fransa vb.Teknolojiyi çok seviyorum ama ondan daha çok toprağı ,yeşili ,doğayı seviyorum.
Bir arkadaşımda Karadenizde balıkçı teknesinde 3 ay çalışmıştı gönüllü olarak ..Tiyatro oyuncusu kendisi ..Ama benim gibi doğayı kapının dışına atmaya çalışıp ,yabancılaşmak yerine içinde olmayı seviyo..
Öncelikle doğadan üstün olduğunuz düşüncesini kafanızdan silin atın .Her doğal yaşama sevgiyle ,saygıyla yaklaşın .Meyve yediğimde ağacın gövdesine dokunup sessizce teşekkür ederim ,çimenlere oturduğumda yok etmek için ,ezmek için değil eşlik etmek için nazikçe kaynaşırım ..Ağaç yaparağı koparmam,çiçek koparmam oldukları yerde canı istediği gibi yaşıyor.Meyvesini veriyor,kıuruyo,canlanıyor ..gözlemci gibi çevresinde olmayı tercih ediyorum ..İçim parçalanıyo mahvedilen pisletilen canım yeşil alanları ,park alanlarını gördükçe.Biz neden bu kadar pis bir milletiz,neden arkamızda çöp bırakmamamız gerektiğini bilmiyoruz ...neden okullarda temelde bu yanlış ,doğa sizlerden önce gelir diye sıkı sıkı öğretmiyoruz, neden canlıları sevdirmiyoruz?Talan eden ,bozan ,kıran ,döken,kirleten piknikçiler orman ın canına okurken ...yılan la karşılaşıyor..O yılanı yok etmek için eline baltayı alan,odunu alan geliyor ...hayvancağız yaşadığı ağaç kavuğuna saklanıyor ..önce baltayla ağazı kesmeye kalkıyorlar,sonra yakmaya çalışıyorlar ki bu arada zavallı ağaçta yara bere ,yanık kesik içinde kalıyor..ağaç ve korkudan ödü kopmuş yılanın imdadına ..Bursa orman müdürü galiba emin değilim ..o yetişiyor..galeyana gelen halkın yaptığını duyunca ..çok sinirleniyor ve ..onlar çıksın gitsin oradan ..o orman onların değil ,o ağaç onların değil esas yılanın evidir diye ..o kadar sevindim ki bu anlayışa sahip kişilerin olması ümit veriyor ..kendisini çok tebrik ediyorum ..diğer belediyelere orman işlerinede örnek olur umarım ..Evet orman ,doğa sizlerin değil bir canavar gibi yakıp ,yıkıp yok etmeniz ..ilkel çağlarda bile yapılmamış bir şey .Ben gerekli işlemleri yaptıktan sonra ..sanırım 15 gün sonra bu alternatif yaşamı yaz tatilini deneyeceğim ..Eğer buğday derneğine üye olursanız yıllık 60 tl ödüyorsunuz ama tatuta için para ödemiyorsunuz yıl boyuncada istediğiniz çiftliğe gitem şansınız oluyor..eğer yok ben üye olmam kanka diyorsanız..bir kerer tatuta ya katılım bedeli ödeyip o çiftlikte deneyiminizi yaşıyorsunuz..Daha çok ekip -biçme,yetiştirmeyi öğrenmek isteyenler için inanılmaz bi tecrübe ..

Bugün başlayan 9 temmuzda yani bir yaz okulu alternatifi var çocuklarınız için 8 yaştan 17 ye kadar..iki ayrı grupta ..bahçeçilik,bitki tanıma,permakültüre giriş,masal yazma atölyesi,karbon ayak izi,komposto yapımı,diksiyon atölyesi gibi tamamen ücretsiz bir okul ..1.5 ay sürüyor ..çocuklar doğada ki yaşamı,yetiştiriciliği öğreniyorlar..Yeryüzü Derneği yaz etkinliği olan bu çalışma İstanbul Erenköyde alpim Eğitim de düzenlenecek eğitimlerle olacak telide veriyorum ..bence bunu yapın çocuklarınızdaki değişimi göreceksiniz ..onlara ve kendinize iyilik yapın kanka ...
0216 388 11 73


konu doğa olunca köy enstitülerinide  kısaca anlatayım ..
Tamamen Türkiyeye ait bu proje 1938 de eğitim bakanı tarafından bizzat  yönetildi ..Dönemin başbakanı İsmet İnönü ..tüm anadolunun eğitimsiz olduğu gerçeği ile karşıkarşıya kalınca ,eğitim bakanıyla  ve diğerleriyle bı projeyi gerçekleştirirler.Zeki köy çocukları köy enstitüsünde yetiştirilip yine kendi köylerine öğretmen olarak gidiyorlardı ..süper bi proje ki daha sonra bunun detaylarını anlatıcam uzun uzun ..
ama yaptıkları işler sadece 6 yıl içinde şunlar

 1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santralı, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulmalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti

Okullar tarıma elverişli arazisi olan köylerin yakınlarında kuruldu. Amaçlarından biri de köylülerin alternatif tarım tekniklerini öğretmekti. Arıcılık bilinmeyen köylerde arıcılık, bağcılık bilinmeyen köyde bağcılık öğretiliyordu. Enstitüye atanan öğretmen gittiği köyde okul binasını köylülerin yardımıyla yapabilecek kadar inşaat bilgisi de öğreniyordu. Köy enstitüsünü bitiren bir öğretmen sadece bir ilkokul öğretmeni olmuyor aynı zamanda ziraatçilik, sağlıkçılık, duvarcılık, demircilik, terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularını da uygulamalı olarak öğreniyordu. Enstitülerin hepsinin kendisine ait tarım arazileri, atelyeleri vardı. Bu sayede öğretmenler kendi okullarını gittiği köyde köylülerin işbirliği ile inşa ediyor ve devletin okul yapmasına gerek kalmıyordu. Köy enstitülerinden mezun olan öğretmenlere yetiştirildikleri branşa ve gönderilecekleri köye göre 150 parçaya varan alet ve edevat veriliyordu. Öğretmenler bu alet ve edevat ile köylülerin de yardımıyla köy okulunu inşa ediyor ve köylülere hem modern tarım tekniklerini hem de okuma yazmayı ve hatta müzik aletleri çalmayı öğretiyordu. Köy enstitüleri öğrencileri her sene 25 tane klasik romanı okumakla yükümlüydü. Bu sayede zeki köy çocuklarından engin entellektüel birikimleri olan aydınlar oluşuyordu. Bu aydın köy öğretmenleri en az bir tane müzik aletini çalmasını da öğreniyordu.Aşık Veysel köy enstitülerinde müzik derslerinde öğrencilere bağlama çalmasını gösteriyordu.


  HasAn Ali Yücel uygulamalı tarım dersini denetliyor.
Sabahın erken saatlerinde uyanan öğrenciler kızlı ve erkekli zeybek ve halk oyunları oynayarak sabah sporlarını da yapmış oluyorlardı. Daha sonra kahvaltı ardından zorunlu okuma saati vardı. Kahvaltıyı kendilerinden önce kalkıp fırında ekmek pişiren öğrenci arkadaşları hazırlıyordu.
Bu bakımlardan köy enstitüleri yaparak öğrenim konusunda dünyada benzeri görülmemiş bir örnek oluşturmuş ve birçok akademik inceleme ve araştırmaya örnek olmuştur.
Aşağıdaki çizelgede Köy Enstitüleri'nde uygulanan derslerin 5 yıla dağılımı görülmektedir.
Ders Hafta
Kültür Dersleri 114
Ziraat Dersleri ve Çalışmaları 58
Teknik Dersler ve Çalışmalar 58
Beş Yıllık Sürekli Tatiller 30


bizde çok uzun zaman önce yapılan bu uygulama dünyada araştırma konusu olmuş ve günümüzde avrupa,abd okullarında bu sistemin yetiştiricilik ve doğaya yakınlık mantığı kullanılmaya başlanmıştır .Abd ve Ab de okullar için araziler ayrılıyor öğrenciler bahçecilik ,sulama ,yetiştirme,bitki ve meyvecilik vs ..öğreniyorlar..
Diyceğim oki .bizim nerdeyse 80-90 yıl önceki uygulamamaız dünyada araştımra ve uygulama lara örnek olurken ..bu sistemin tamamen kalkmış olmasıda çok hazin ..Acilen okullarda değişiklik yapılmalı ..çocukların doğayla içiiçe olması ,ve temel bilgilerin öğretilmesi gerekir ..okullar için bahçe alanları açılmalı ..ağaç diktirilmeli ..İnanın bana gelecek o çocukların ellerinde şekillenecek ..



















http://www.bugday.org/portal/uyeform.php
 http://www.bugday.org/bugdaygil/Tatuta/?p=11&ID=134&lang=tr

Saturday, July 7, 2012

Yaz sezonu

Enis batur 'un yeni kitabı Geronimo'nun ölümü çıktı.Çağlayan Çevik İle Hürriyet İn Keyif ekinde söyleşi yapmışlar.Kısaca kitabı tanıtıyor nasıl yazdığını ,bu kitabı yazmayı başlatan sebepleri ,konusunu Bize dayatılan her  şekilde empoze edilen fikirlerin nelere sebep olabileceği kısaca...Çağlayan Çevik 'in köşesinden bir özet ;


Geronimo’nun Ölümü
Enis Batur
Sel Yayıncılık

2 Mayıs 2011 tarihinde düzenlenen ve hazırlıkları aylar öncesine dayanan, Geronimo adı verilen gizli bir operasyonla öldürüldüğü açıklanmıştı Usame Bin Ladin’in! Cesedini gören birkaç Amerikan askeriyle sınırlıydı. 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ni bıçak gibi kesen iki uçak görüntüsüyle başlamıştı her şey. Belli belirsiz bir vesikalık büyüklüğünde Bin Ladin fotoğrafıyla sona ermişti. Kimilerine göre adalet yerini bulmuştu, kimilerine göre bunun da intikamı alınacaktı... Şöyle bir baktığımızda 11 Eylül 2001’den beri önce medya aracılığıyla, sonrasında ise sinema ve diğer sanat dalları aracılığıyla 11 Eylül imgeleşmiş ve yeni imgelerini/simgelerini doğurmuştu. Uzaktan takip ettiğimiz bu olaylar hepimizin algısını farklılaştırmıştı artık. Bugün nasıl kuleden atlayan insanların düşüşü gözümüzün önüne geliyorsa, aynı şekilde Bin Ladin’in yüzü de gözlerimizin önünde. Artık bunun üzerine düşünmek gerekiyor belki de, dediğimiz anda Enis Batur yetişiyor imdadımıza. Geronimo’nun Ölümü isimli yeni kitabında, Bin Ladin’in ölümü ile beraber 11 Eylül olaylarını ve bütün sürecin ‘imgesel’ serüvenini irdeliyor. Yine sorular soruyor ve sorduruyor Enis Batur, kaynaklara yönlendiriyor. İlave olarak, kendi yazma serüveninin hattâ doğrudan bu kitabın yazılma öyküsünün de sırlarını açık ediyor bu kez...



çağlayan çevik:11 eylül 2001,önemli Amerikan simgelerine yönelik bir 

saldırıydı:ancak daha sonra gerek medya gerekse diğer görsel sanatlar aracılığıyla yeni simgeler doğurdu.Kulelerin yıkılmasına dair görseller ,illüstrasyonlar,Bin Ladin'in fotoğrafları videoları..

Enis BaTur: Tamda bu amaçla masama sıcağı sıcağına oturmak istedim:imge sağanağı altında ,her an ,hangi acı kıyısına düşüyor ,düşürülüyoruz? Başkalarının acılarını ,örneğin 11 eylül kurbanlarının yada şimdi Suriyelilerin kini ,seyretmeye nasıl oluyor da alışıyor,alıştırılıyoruz....Elden ne gelir? Beckett'in dediği gibi ,benim elimden yazmaktan başka birşey gelmiyor ne yazık ki ...

Deniz Seki 'nin Kolları Kırılıyor

bu gülümsemeyi yok etmeyin
Birkaç gündür bir sürü haber gördüm Deniz Seki ile alakalı ..Bugün Deniz 'in yıpratılması için çaba harcandığını farkettim .diyceksinizki  olanlarda bizim suçumuz yok ..Belki kimbilir!!
Ama şunu biliyorum ki Deniz Seki bu ismi sağlamlaştırmak için çok çaba harcadı vokalistlik yaparak sabahlara kadar barda çalıştı ...Yarışmaya katıldı vs..Sonra Sezenle yolu kesişti ve zorlu günler geride kaldı ...
İnsanlar hata yapar çünkü insan olmanın YAN ETKİSİDİR
Hatalı kararlar alıp hatalı düşünebiliriz.Kıyafet alırken bile eve gelip pişman olmuşsunuzdur çoğunuz keşke ötekini alsaydım da demişsinizdir mutlaka..Bu kadar basit şeylerde dahi yanılabiliyorsak daha büyük yanılgılarda yaşayabiliriz.
Deniz Seki ne kimseyle polemik yaşamış,kötü söz söylemiş ne de basındaki görevini yapan muhabirlere,köşe yazarlarına,programcılara tek laf etmemiştir .Hep en zorlu zamanlarda dahi metanetini korumuş,sıcak gülümsemesini kimseden esirgememiştir.zaman zaman kardeşi bile yapılanlara koruyucu bir aile ferdi gibi yaklaşıp tepkiler vermiştir Deniz yine metanetli ,sabırlı davranmıştır .Kardeşide bir ailenin yapması gerekeni yapıyor ailesini koruyor doğal olarak ...Onun sinirini veya tepkilerinide yadırgamamak gerekiyor ..Deniz'i diğer herkes gibi dışlamasınımı tercih ederdiniz ..Hayır efendim aile önde gelir ...Her zaman korumakla yükümlüdür .
Peki bu kızın bu sabrı ve nezaketini nasıl değerlendiriyoruz ?
Deniz tutuklu kaldığı sürede her kes öyle yada böyle ondan bahsetmiş desteğini esirgememiş hatta bazıları ziyaretine kadar gitmişti.Çok güzel bi davranış elbette ..ama çıktıktan sonra ne oldu !!desteğini esirgemeyenler neden Deniz Seki ismini anmıyor yoksa banamı öyle geliyor.Yanılıyorda olabilirim .Gündem kovalayan ayşe Arm. neden şimdi köşesinde onu yazmıyor?Neden programlardan Deniz Sekiyle canlı bağlantı yapılacağı az sonra diye yayınlanmıyor?Deniz Seki üzerinden yenecek ekmek kalmadı mı yoksa gündem kovalayanlar için?
.Hayatı yeni baştan yazmaya çalışan ,bozulan ruhsağlığını düzeltmeye çabalayan  ,yeni bir yol bulmaya çalışan bu insana nasıl bir tavır sergilendi ?Hep olumsuz ,hep negatif haberler;sanki biri düğmeye basmış ve geri sayıma alınmış bir tüketme programı!!
Bir kadın olarak bu kadar büyük dertlerler uğraşırken fiziksel görünümü ile bel altı vurmak taki amaç ne ?Ne var yani bir kaç kilo fazlan varsa.İngilterede Adele Lady Gagayı solladı geçti Emmy ödülleri kucağına sığmadı ..Belki Deniz Sekiden de kilolu...Bir sanatçının kilosu var diye bu şekilde küçük düşürmeye ,üzmeye çalışmak taki amaç nedir ?İngiltere gibi  kiloydu ,zayıftı mevzularını bırakıp yapılan işe bakılmasının  zamanı gelmedi mi?zayıflık para etse Lady Gaga yı tercih etmezlermiydi?Demekki sevdikleri varsa kilosuydu,beliydi,bacağıydı önemsemiyorlar ..Sizlerde öyle olmalısınız bence ..Bunlar güzel değil ...İnsanlar hayatlarında çıkmaza girdiklerinde çok kilo aldıkları gibi aksine çok zayıflayabilirde ..stres ve endişeyi nasıl bastırdığına bağlıdır bu ..Düşünmüyormusunuz !!belkide o kadar üzüldüğü ,kırıldığı şeyler varki ,psikolojisi bunu taşıyamıyor hormonlarını bozuyor  veya guatıra sebep oluyor buda kilo alma olarak dönüyor ..Veya vücut dengesi yerle bir oluyor ...Sanki hiçbiriniz yaşamadı mı veya karınız kızınız,kocanız ..hepimiz biyerlerde buna benzer bir yeme ,kilo derdi yaşamışızdır.O haberleri gördüğünde kadın olarak ne kadar acı çektiğini ,incindiğini düşünmediniz mi hiç? ...Daha hassas olun...
peki hemen sonrasında doğumgününü kutlamak için ailesiye,dostlarıyla buluşup gizlice basının alınmadığı bir yerde bulunduğunda çıkışta çekilen fotoğraflar ,haber ne amaçla yapıldı?
Bu yaralı bir ceylan 'ın gözünün yaşına bakmadan kollarının kırılması gibi bişeydir ..Bu yetenekli ,duygusal,besteci,söz yazarı,emekçi sanatçıya ,kadına ,insana yapılanda bundan farklı değil bana kalırsa...Gözünün yaşına bakmadan kollarını kırıyorsunuz.....Ben Deniz Sekiyi uzun zamandır gülümserken ,mutlu görmedim .Bir insan bunları hakediyormu?yaşamı sevmesi ,hayattan keyif alma isteği parça parça elinden alınıyor.Vahşi doğada içlerinden birinin zayıf düştüğünü hissettiklerinde onu devirmek için arada bir yoklar rakipleri..Tepki veremediğini gördüklerinde artık son gelir onun için .Ama bilirler onun zayıfladığını ,gücünü yitirdiğini .Biliyoruz ki ailesi var yanında ,sevenleri var ,zorluklarla başetmeyedi önceden beri biliyor ..Deniz Seki bunlarıda başarıyla atlatır ama ya köstek olur zorlaştırırlar yada destek olup üstesinden gelmesini kolaylaştırırlar.. insanlar da bu korkunç iç güdüyemi sahip ?Başında dertler olduğunu bildikleri için saldırılabilir mi buluyorlar ?neden bu zarar verme isteği var herkes te..
Resim yazısı ekle
Bir sürü çile çekerken özel bir gününde bu moral bozukluklarını bir nebze hafifletmek için içemezmi ,,dağıtamaz mı kardeşim ,efkarlanamaz mı ...lanet olsun diyemez mi ?siz hiç kusana kadar içmediniz mi?hiç yerlerde sürünmediniz mi ,arkadaşınızın omzunda ağlamadınız mı içip içip,bir çözüm bulamadığınızda deşarj olmak için içmediniz mi?ben içtim yürümekte de zorlandım ...bulut gibi otelime de gitmişimdir ..Hepiniz çayla yaşıyosunuz da bir Deniz Seki mi içti be kardeşim ..Yine size tepki vermedi ,yine nezaketini bozmadı ,yine rahatlayamadı ,yine derdini içine attı ....o fotoğrafları ,o haberlerle yazmak yerine diyemediniz mi Deniz Seki doğum günün dostlarıyla kutladı ..Dertlerini biraz olsun dağıtmaya çalıştı ...Kaleminiz mi kırılırdı?..Bazen sanatçılar zor dönemler yaşarlar ,basın camiasıda yaşar,futbol ve sinema camiasıda..Bugüne kadar hep kibarlığını muhafaza etmiş bu genç kadını bence bi parça koruyun ..pare pare etmeye çalışmayın ...Azıcık opsiyonunuz olsun ..pek çok magazinci haber haberdir der duygusu ,vicdanı olmaz;bazıları bunu yaparsam bu insanın hayatına büyük bir hasar veririm der yapmaz ...bazıları belirgin kimseleri korur herzaman ...demekki bir insiyatif söz konusu ..o zaman diyorum ki  Sanatçı ruhu dağınıktır ,söz dinlemez,duygusaldır ,hatalı kararlar almana sebep olur,kendi içine dönüktür ,içinde  yaşar acısını derdini ..ruhu fırtına gibi bi oraya gider bi buraya ama son derece savunmasızıdır..algıları farklı çalışır ..
Deniz Seki kıymetli bir sanatçı,besteci,söz yazarı ,iyi bir yorumcudur ...Ahde vefa diyorum ,yıpratmayın diyorum ,iş işten geçtikten sonra kıymetini bilmeyin ...şimdiden değerini bilin diyorum ..zor zamanlarında ailesi gibi düşünüp,bizden biri diye düşünüp daha düşünceli haberler yapın diyorum ...Yani bu tüketme harekatından vazgeçin diyorum ...

Friday, July 6, 2012

Bigbang Theory artık Teori DEğil

Tanrı parçacığını bulduğunu açıklayan CERN Bigbangide teori olmaktan çıkardı ..Bu önemli bişey ama Türkiye de değil.
bizdeki başlıklar da şöyle geçiyor ..'' Bu aşk trafiğini CERn bile çözemez'' hehe çok komik milletiz vesselam http://www.hurriyet.com.tr/magazin/magazinhatti/20922495.asp

Hayvan satışını yapan petshoplar Türkiye de yasaklanmalı .Her canlı kendi doğal ortamında büyüyüp ölmeyi hakediyor .Kafesler ve akvaryumlarda evlerinzde süs olarak değil özgürlüğünü yaşayarak ömrünü tüketmeyi hakediyorlar.
Kuş delisi dayımın blog'unu yaparken dün kınalı kekliklerin doğaya salındığını ama önceden uçmayı ve diğer bir kaç şeyi öğrettiklerini söyledim ..Dayım hah dedi iyi halt ediyorlar ..O keklikler üremezler ki ölür giderler bu çözüm değildir dedi.Niyeki dedim ..onlar yumurtalarına bakmayı bilmiyolar bir kuş doğduğunda kendisine yapılanı öğrenir ve onu taklit eder dedi.benimde evcil kekliklerim var onlar yumurtladıklarında oraya buraya bırakıp giderler çünkü bakması gerektiğini bilmiyor.bende yumurtaları toplayıp folluk olarak güvercin in yumurtasının yanına koyuyorum orada doğana kadar güvercin kendi yumurtasından ayırd etmiyor ..doğduktan sonra alıyorum dedi..neden ki besler onu güvercin dedim ..Hayır dedi ..keklikler yemlenirler ..annesinden bakarak yemlenmeyi öğrenir..güvercinler bebeklerini kusma yöntemiyle besler..bu şekilde bırakırsam keklikler boğulup ölürler dedi..o zaman seninkilerde bilmiycek bu durumda dedim ..maalesef bilemeyecekler dedi..Ancak ve sadece yapılması gerekn şu evcilleştirilmemiş ,fabrikada üretilmemiş ,suni yaşamı tanımamış keklikler getirilirse onların nesli doğada çoğalır ve büyür dedi ..Kuş gribi sebeiyle hayvanları telef ettikleri için kenelerle baş edebilmek imkansız olunca her sene bunu yapıyolar ama bu yöntem işe yaramaz dedi...Buranda neden bir anda kene sorunu yaşamaya başladığımız anladım .bazı kuş türü ve tavukları grip sebebiyle telef ettiklerinden !!!dayım biliyodur ..4 yaşından beri kuşlara bakar büyütür , tedavi eder,doğaya salar ...şimdide kendi kırmalarını yapıyor ..


Buda siyah kuyruklu su 


sarı mardin

dayımın kırması KIrmızı Mardin

dayımın kırması KIrmızı mardin
















IVAnna çok esnaf olmuş ,bu kadar soğuk bir modelin beni güldüreceğini düşünmezdim .geceleri KUran- Kerim okuyorum demiş .baaaaak sen:)Yahu her gece bir partide ,plajda gezen naturla born cold insan hangi arada bunu yapıyor anlamadım ..bişey demiyorum her insan alır okur ,hayatta yapmaz o deme hakkım yok ..gerçekler ve hesaplamalar uymuyor ondan bahsediyorum ..Çarşıdaki değişime ayak uydurmak için bir tür pazarlama tekniği ..Allah herkesin çarşısına bereket versin vannnaaa ne diym sana ..





 Evet 2000 ler bitti şimdi 2010 lar başladı ...moda on yıllık dönemlerde belirgin çizgilere bürünür..ikibinlerde moda olan ..mayokin ve  bikiniler,tangalar uzun zaman görünmeyecekler gibi..

kadınlar yeni 10 yılın başlarında rahatlığı ,seksiliğe veya bronzlaşmaya tercih ediyor ..Bu board short trend günlük yaşamda da etkisini göstermeye başlamış(ben hergün giyiyorum valla)Bu şekilde daha cool,daha modern,rahat ve güvende hisseden kadın uzun yıllar bu akımı devam ettircek galiba ..en azından ben ettiricem ..renk renk board shortlarımla renkli ve farklı üstleri ni çok seviyorum ..eda taşpınar stili Bülent Ersoy abartısında taşlı-boncuklu,tüylü,yünlü,ışıltılı ,tüm bikiniler out olmacalı hatta kro olmacalı ..90 lardaki erkek slip mayoları nasıl komikse ..ikoncanların rüküşlükleri de aynı dercede komik duruma düşmüş durumda ...




benden söylemesi ..hatunlar atın takıları ,boncukları ,taşları ...bu ne  güvensizliktir ..süslenmeden denize bile gitmem manyaklığı bu ..yani o kadar iğrenç görünürüm ki bunları takıp takıştırmazsam fikrinin    özgüvensizlikteki katsayısını düşünüverin ...



Yeni akımda (benim için değil 5 yıldır bikini giymemeceli)board short denilen alt ve bunlarla ters renklerde üstler var.Kadınlar rahatı tercih etti ..
 Eda taşpınar gazinoda giyilebilecek plaj kıyafetiyle 

ONCE UPON A TIME ADAKALE WAS IN THE TUNA RIVER

When I was looking for Ottoman time fairy tails I found out about Adakale. The history of A little island fascinated me and I couldn't s...