Sunday, August 12, 2012

Kapitalizm Depresyonu Yarattı

Yıllar evvel ,şimdi hatırlamak istemediğim ,hatta kısmen hatırlamadığım zamanlar da ;her insanın başına gelen ,gelebilecek olan veya içinde yaşadığı depresyonu tattım .Tam olarak etli etli  depresyon yaşadım .Canımdan çok sevdiğim eşimi kaybettikten sonra ne kadar üstesinden gelmeye çalışsam da bir türlü o acıyı atlatamadım .
Sonra ,sonrası daha büyük bir hata yaptım ilaçla tedaviyi kabul ettim ...
Çünkü bir türlü içinden çıkamadım ,çünkü bir türlü geçmedi ...Normal yaşayabilmek için ilacın şart olduğundan emindim artık.
Günlük yaşamıma,sosyal yaşamıma dönmek istiyor ama bunu beceremiyordum ..kendime acımakla günlerimi geçiriyordum ..
Ve ilaç tedavisi başladı .....
Size anlatamama o nasıl bir rahatlık ,pür neşe,umursamazlık ,17 yaşıma döndüm sanki ..Hiç bir tasam ,düşüncem ,acım kalmıyor du ...Dünya umrumda değildi..eskisi gibi hiper aktif oluyor,sosyalleşiyor,gülüyor ,eğleniyordum ..eşimi hiç düşünmüyordum ..
O h be dünya varmış dedim ..ben her zaman ilaç kullanıcam ,daha önce kullanmamakla aptallık etmişim dedim ...
Ancak bilinmesi gerekenleri henüz daha bilmiyordum ...

İLAÇ ÇÖZÜM DEĞİL ACIYI ERTELİYOR

evet yukarıdaki büyük harflerle yazdığım benim yaşadığım tecrübe ...
Sakın ama sakın eğer olmayan şeyler  görmüyorsanız veya şizofren,paranoyak değilseniz ...depresyona girdim ,panik atağım var diye  ..sakın ha sakın ilaç almayın ...aptallık edersiniz...

Sizin ve benim doğal yapımız depresyonla baş edebilecek şekilde yaratılmış..Hormonlarımız ona göre,kimyasallarımız ona göre..Kendini tedavi etmesi için zaman verin .Vücut o acıyı yaşamalı ki bir sonrakine hazırlıklı olabilsin ..
İlaç alarak sanki o bölüme makas atıyorsunuz ,yada pause tuşuna basıyorsunuz.....
İlacın etkisi geçtiğin de aynı şiddetle acı kendini gösteriyor..Benzetme yaparsak korkunç bir baş ağrınız var ..tedavi olacakken ..Günlük haplarla onu durdurmaya çalışıyorsunuz....aynı şiddette geri geliyor...halbuki belki kısa bir tedaviyle,acılı ama kısa bir tedavi ile  ..tamamen o başağrısından kurtulabilirsiniz..Ama yooo...bunu bilemiyoruz tabi..korkuyla,panikle,üzüntüyle neye sarılacağınızı şaşırıyorsunuz..
ilacın getirdiği hiç bir fayda yok .
.sizi robotlaştırıyor,duygularınızı,pasifize ediyor,yaratıcılığınızı engelliyor,yargılarında hata yapmanıza sebep oluyor..ve o acı sürecini,yas dönemini,depresyonu ,tüm acıyı  içiniz de patlatıyor ..üstelik bir türlü iyileşme şansı vermiyorsunuz....çoook uzatıyor..Belki vücut 4-5 ayda bunu atlatabilecekken ...güzel bir terapi ve aile yardımıyla ....siz onu yıllara çıkarıyorsunuz....
bence 3-4 ay zil zurna gezip veya ölümüne haykırarak ,ağlayarak,içindeki her şeyi boşaltmak ve kabullenmek ...devam etmek en doğrusu olacaktır ..biz acıya da ,hüzne de dayanabiliriz...iyileşme sürecimizi ilaçla engellemek ve bozmak büyük hata...İlaç şirketlerinin bizi iyileştirmekten öte ...kar peşinde olduklarını sakın unutmayın..Dünyada en çok para harcanan ilaç gurubu ..depresyon ve psikolojik rahatsızlık ilaçları..
bugün okuduğum yazıda Prof.Dr Kemal Sayar buna benzer şeyler söylemiş üstelik bir  de kitap yazmış ..Hüzün Hastalığı 

kanka ben size söyleyeyim .Panik ataktı,depresyonudu,bunalımda,ders stresiydi,iş stresiydi,kötü evlilikti ,sevgili tekmesiydi ..çare.....ilaç değil ...

siz sadece çekeceğiniz sıkıntıyı ileri atıp durursunuz benim gibi..
Neticede ilaçla geciktirdim ,terapi ve ağlayıp -sızlayarak ,ailemin desteği ile de acıyla baş edebilmeyi öğrendim .
Sayar 'ın cümlelerinde benim tecrübelerimi görebileceksiniz bakın neler demiş ....
''BIrakalım hüznü!Biz psikiyatristler onu ellemeyelim ,ona dokunmayalım.İnsanın doğal hallerini patoloji hanesine yazmayalım.Bazı şeylere tahammül edelim .100 yıl önce depresyon mu vardı?''
İlaç sektörünün normal acıları dahi klinik vaka halinde getirdiğini söylüyor.
Acısız bir hayat ,olgunlaşmamış bir hayattır.İnsanın acıyla ,hüzünle teması onu içsel bir yolculuğa çıkarırı.Hayatta yaşadığımız kayıplar,üzüntüler bize bir dünya görüşü kazandırır.Ölümün mukadder olduğu bilgisi bunlardan biridir.Günümüzün Batı mahreçli popüler kültürü acı ve ölümün inkarı üzerine kuruludur.Böylelikle iç dünyamızda olgunlaşamayan ,eksik kalan yanlarımız oluyor.Bunu da tüketerek doldurmaya çalışıyoruz....Hüzün eksikliği ruhumuzda öyle karmaşa yaratıyor ki ..Dr Sayar şöyle diyor...
Çocuk gibi ,ergen gibi davranan ;evine ekmek  götürmenin sorumluluğunu hissetmeyen ,kendi ayakları üzerinde durmanın derdinde olmayan ,hep birilerinin gölgesinde yaşamak isteyen ,tercihler konusunda bağımlılık noktasında olan pek çok insan görüyorum .Kısaca büyüyemeyen insanlar ortaya çıkıyor.
Bundan 100 yıl önce depresyon diye bir hastalık dahi yoktu .Bir Fransız sosyolog ,kapitalizmin üretimi öne alan ,tüketmeyen insanı dışarda bırakan zihniyetinin gelişmesiyle depresyonun ortaya çıktığını söylüyor.
Değerlendirmeye göre herkes yeterince tüketici ve üretici olamıyor.Bu insanlara ''tutunamayan insanlar ''diyoruz.Ve ilaç tedavisi ile onları yeniden tüketici konumuna getirmeye çalışıyoruz.Kapitalist sistemin dışına çıkan insanlara psikiyatrik etiketleri çok rahat yapıştırabiliyoruz.halbuki bazı insanlar patolojik derecede normaller ;önlerine ne konulursa kabul ediyorlar. Eğer hastalık dişlinin dışına çıkmaksa hasta olmak daha iyi bir şey olabilir.
Kitabımda insanın hüzünlenen bir varlık olduğunu söylüyorum .Çünkü hüzün duyan insanın iyiliğe muktedir olduğunu ,aczini keşfedeceğini ve bütün yaratılmışa daha merhametli davranacağını tartışıyorum.Biz psikiyatristler doğal hüznü ellemeyelim ,bazı şeylere tahammmül geliştirelim.
Günümüz toplumu '' analjezi'' yani ağrıdan kaçış toplumu toplumu olarak isimlendiriliyor.İlaçlarda bu kaçışın enstrumanları .İnsanlar bazı yaşanan acıları ancak onları hazmederek yerli yerine oturtabilir.Yaşadıklarından ders çıkartabilir ,daha dayanıklı olabilirz.Yerli yerinde kullanılmayan anti-depresanlar insanların hayatı öğrenmesini engelliyor.





ONCE UPON A TIME ADAKALE WAS IN THE TUNA RIVER

When I was looking for Ottoman time fairy tails I found out about Adakale. The history of A little island fascinated me and I couldn't s...